Bugün (01 Eylül 2020) başlayan "YENİ ADLİ YILIN" milletimiz, memleketimiz ve insanlık alemi için hayırlar getirmesini Allah'tan diliyorum. Bu vesile ile ADALET ANLAYIŞIMIZ konusunda bazı ÖZELEŞTİRİLERDE bulunmak istiyorum:
Günümüzde, "İnsan Hakları, Hayvan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği, İşçi-Memur Ayrımı..." gibi daha birçok sosyal sorunlar üzerinde sonu gelmez tartışmalar ve polemikler yapılmaktadır. Bu tür tartışmaların bitmesi de beklenmemelidir. Zira, tartışma kazanılmaz. Sonunda, sesi gür çıkan, kuvvetli olan bastırır ve susturur. İstiklal ve İstikbal Şairimiz M.Akif'in dediği gibi;
"Beşerin adaleti masal, hak zıpırındır yalnız;
Dövülen mahkemelerden de kovulur, çünkü CILIZ".
Ayrıca, tartışmada ile de ADALET, hiçbir zaman sağlanmaz. İkna olmak için her iki tarafın da DENGEDE dediğimiz İTİDALDE buluşması gerekir. İTİDAL ise ADALET kökünden gelmektedir ve karşılıklı anlayışı gerektirir. Adalet yolu, orta yoldur; aşırılıktan adalete ulaşılmaz. Aşırılık uçlarda bulunur, denge ise ortalarda kurulur, inad eden ile UZLAŞMA sağlanamaz. Günümüzün tartışma anlayışı, "ayrılık ateşini körüklemek" şeklinde yapılmaktadır.
Sıradan bir vatandaşımız bile maaşının düşüklüğünden şikayetle Sayın Cumhurbaşkanımızın, Bakanları ve danışmanlarıyla Milletvekillerimizin maaşlarını örnek göstererek kendi maaşıyla kıyaslamada bulunuyor. Allah için söylenecekse ve adaletli olacaksa; maaşlarını örnek gösterdikleri bu Devlet Büyüklerimizin Memleket için yaptığı iş ve üstlendiği sorumluluk bunlarınki ile EŞİT Mİ? Adaletli olacaksa, "her hak, dengiyle ağırlıklı bir vazife karşılığı olmalıdır".
ADALET, bir işi ne eksik ne fazla; yerli yerince ve yeterince dosdoğru hakkını vererek yapmak demektir. Bir olmayanları ekleyip saplayarak EŞİTLEMEK ADALET DEĞİLDİR. Bu ilkeye göre, hakkımız olmayanı istemek ve almak da, adaletsizliktir.
EŞİTLİK ise; aynı havayı, suyu paylaşmak gibi insanların "yaşama haklarında" düşünülmesi gereken bir kavramdır. Aynı âilede yetişen çocuklara âile sofrasında anne ile baba aynı yiyecekleri EŞİT olarak sunar ama, çocukların METABOLİK yapılarına göre gelişmeleri farklı gerçekleşir. Kimisi kilolu, kimi de atletik veya zayıf bünyeli olur. DEVLET BABA ve HÜKÜMET ANANIN çocukları gibi olan vatandaşlarına sağladığı imkan ve fırsatlarını da böyle düşünmemiz gerekir.
Çalışan ile tembelin, alim ile cahilin.., Devletin sağladığı imkan ve fırsatlardan faydalanmasında EŞİTLİĞİ savunmak, fıtratın kanununa ters olduğu gibi; hayatın gerçeklerine de aykırıdır. Toplumun yapısına uymayan kanunlar da, bünyeyi rahatsız eden besinler gibidir; toplumu huzursuz eder. Adaletli olacaksa, hokkabazın hakkı az olacaktır.
Çoğumuz adaleti, mahkemelerin verdiği kararlarda düşünüyoruz. Bu düşünce eksik adalet anlayışıdır. Mahkemedeki adalet, yargıda / hükümde adalettir. Bir de düşüncemizde, davranışımızda, işimizde, sözümüzde ve ÖZÜMÜZDE; kısaca her türlü eylem ve söylemlerimizde ADALET vardır. Esas kapsamlı adalet budur.
Buna göre, adaleti sadece Devlet Yönetiminde aramayalım; Vatandaşlar olarak bizlere de düşen "adalet payımız" vardır. Bu da işlerimizde doğruluktur.
Devletler için mülkün temeli ADALET ise, insanlar ve toplumlar için de huzurun temeli DOĞRULUKTUR.
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü