Medeni Kanun’un 1926 tarihli ilk çevirisinin 1. Maddesi’nin ilk cümlesi şöyleydi:
“Kanun lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün meselelerde meridir.”
Bu cümle, günümüz diline şöyle uyarlanmaya çalışılmış:
“Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.”
Öz kelimesi, burada ruh kelimesiyle ifade edilen anlamı tam karşılıyor mu, emin değilim.
Biz “ruh” (esprit) kelimesinden hareket edelim. Kelime, metafizik çağrışımı dışında zihin, bilinç, imgelem, düşünce, akıl, zihniyet kelimelerinin toplam anlamını ifade ediyor.
Montesquieu “Kanunların Ruhu” kitabında söz konusu ruhu, coğrafya ve iklim şartlarından başlayarak halkın çiftçilik, avcılık, çobanlık gibi yaşam tarzı ile din, zenginlik, nüfus, ticaret veya tarım gibi iktisadi yaşantı; eğitim ve terbiye, örf ve adet, toplumsal alışkanlık gibi unsurların toptan belirlemesi ile oluştuğunu belirtir.
Onun bu görüşü, temelde tam da onun şahsında zamanın ruhunu yansıtır.
Şöyle ki o, bu görüşüyle kendi zamanında geçerli olan doğal hukuk anlayışına karşı çıkmış olur. Doğal hukukun evrensel ve değişmez kabul ettiği ilkelerinin kanun koyucunun niyeti ile -bu demektir ki pozitif hukuk ile- toplumdan topluma değişebileceğini vurgulamıştır. Ki bu son belirleme de aslında yürürlükteki kanunun ruhunu yansıtan bir başka unsurdur.