Başkasına kitap okumak, sultanlar, krallar ve devlet yöneticileri yönünden köklü bir gelenektir.Meşgul insanlar yani meşguliyeti çok olanlar, oturup kitap okumaya fırsat bulamazlar. Ama bunun da çaresi bulunmuştur: Başkasına kitap okutmak.. Böylece başkasının ağzından kitapta yazılanlar hakkında malumat sahibi olunur. Konusuna göre kitabı okuyandan o konuyu dinleyenler, bilgi sahibi olurlar.
Tarih kitaplarının yazdığı kadarıyla; biz Türklerin kendisini ve oğlunu pek sevmediğimizi Emevi Sultanı Muaviye, bu işin en hızlılarındandır. Muaviye’nin gecede birer saat ara ile okunan 2-3 kitabı okuyan
şahıstan dinlediği, her konuda bilgi sahibi olduğu, Sankritçe’den Grekçe’ye kadar onlarca okunmuş kitap konusu dinlediği rivayet edilir.
Osmanlı Sultaları da okuyuculardan, çok kitap konusu dinlemiştir. Mesela 4. Murat,sarayda okuyucu tarafından okunan çok kitap metni dinlemiş, bir çok konuda malumat sahibi olmuştur.4.Murat’ın daha ziyade tarih kitabı okuttuğu,bilhassa, dedeleri Fatih,Yavuz ve Kanuni devirlerini anlatan kitapları tercih ettiği, tarih kitaplarında yazar.
Tarihi kayıtlarda 2.Abdulhamit’in de kitap okuttuğu fakat, okuyucusundan kitabı yatağa girdiği zaman dinlediği rivayet edilir.Yalnız O, okunmuş kitabı değil, kitabı bizzat okuyandan dinlerdi. Abdulhamit dönmemi vezirlerinden Tahsin Paşa, anılarında; ”padişah, akşam yatağa uzanır, okuyucu karavanın arkasından, kitap okur, biraz sonra padişahın uyuduğunu fark edince kitabı elinden bırakırdı” diyor.
Böyle kitap okumanın veya dinlemenin doğru ve faydalı olmadığı kanısındayım. Burada sanki uyku getirmek için kitap okunmuş gibi oluyor. Yatarak kitap okumak veya okutmak, uykuya ninni gibi algılanır.
Kitap ve kitap okumak konusunda eski toplumlardan en ileri olanlar, Endülüs Emevileridir. Özellikle Sultan 2.Hakem dönemi kitap okumacılığının en parlak devridir. Endülüs’te o devirde okuma yazma oranı % 80 civarında idi. Sultan 2.Hakem’in evinde ve Sarayındaki kitaplarının toplamının 450 bin civarında olduğu, sadece kitaplarının fihristinin ise 45 cilt olduğu söylenir. O devirde Endülüs’te herkes kitap okur ve okuma yazma bilirken, diğer Hristiyan devletlerde okuma ve yazmayı sadece ruhban sınıfı ve devlet dairelerinde çalışanlar bilirdi.
Endülüs’te herkes kitap okuma meraklısı idi. Endülüs dışında bir kitap basılsa, kitabın ünü Kurtuba veya Granada’ya gelse, kitap kurtları hemen o ülkeye gitmek için yola çıkarlardı. Bazı kaynaklarda bu kitap merakı özendirilerek anlatılmıştır.
Emel hanım da kitap okumayı sever. Bir çok defa akşam eve geldiğimde okuduğu kitaptan bana parçalar okuduğu veya anlattığı olmuştur.Bugünlerde O, Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Madalyonun İç Yüzü” kitabını okuyor. Kitap, psikolojisi bozuk insanları ve onların tedavi yöntemlerini anlatıyor .
Kitaptan üç dizi filmi çekilmiş. TV.lerde oynuyor. Birisi cuma günleri, birisi Salı günleri, bir başkası da çarşamba günleri.. Emel hanım bana filmlerde gösterilen karelerin bazılarının kitapta yazdığı gibi olmadığın söylüyor..Mesela, Masumlar Apartmanı’nda üç kız kardeş ve hasta babaları var. Han diye bir erkek kardeşleri yok. Ama senaryo öyle yazılmış. Kırmızı Oda dizisinde Binnur Kaya iyi bir psikoloğu oynuyor. Doğduğun Ev Kaderimdir’ de ise öfkesini kontrol edemeyen bir adamla evlenen kızın başından geçenler anlatılıyor. İşte biz, kitapta okunanları bir de filmlerle pekiştiriyoruz yani...
Efendim, nacizane biz de kitap okumayı severiz. Bir de okuduğum kitapları bu sütunlarda ana hatları ile anlatıyorum. Kritik ediyorum, övüyorum ve konularını özetliyorum.
Bur süre önce üst üste iki- üç hafta, okuduğum kitaplardan bahsettim. Tahlil yaptım.Okuduğum kitaplarla ilgili bir yazımı; arkadaşımız ,hemşehrimiz Nail Bey de okumuş..
Nail Bey bana diyor ki; ”Valla Sabri Bey !.Siz böyle kitapları okuyun. Ana hatları ile temasının özetini çıkarın. Biz de hazırdan bu özeti okuyarak bilgi sahibi olalım ,kitabı okumuş sayılırız ”dedi.
Ben de “eskiden yoğun insanların ve sultanların kitap okuyucuları varmış. Bunlara şu kitabı oku,bana anlat denirmiş. Onlar o kitabı okur özetlerlermiş. Böylece o bilgilerden en azından iki kişi istifade edermiş” ”dedim.
Bu sefer Nail bana; ”Bu arada bizi Sultan yerine koydunuz ”diye, mevkisini yükselttiğim için teşekkür etti.
Evet. Kitap okumaya devam. Siz Sultan olun. Ben okuyuculuktan memnunum. Okumanın kölesi bile olurum. Yeter ki, okunan kitap olsun.
Kitap okuyacak bol zamanlarınız olması dileğiyle..
--------------------------------------------------------------------
Not: Babamın vefatı nedeniyle; Fethiye’deki ve Çaykenarı köyündeki evlerimizin bahçesindeki taziye
yerine bizzat gelerek, telefonlarla ve mesajlarla acımızı paylaşan dostlara selam olsun.