İzmir’de deprem oldu.114 vatandaşımız öldü, onlarca yaralı var. Bir çok ev enkaz haline geldi. Oturulamayacak haldeki evlerin ,orta ve hafif hasarlıların sayısı da bir hayli fazla.
İzmir depremi nedeniyle şehirde fiziki olarak, sosyal medyada da görüntüsel olarak yardımlaşmanın en güzel örneklerini yaşadık. Devletin ve İzmir Belediyeleri’nin hemen harekete geçmesi ,ölü sayısını azalttı. Yaraların çabuk sarılması sağlandı.
Gazetelerde ve sosyal medyada yardıma ihtiyacı olanlara yardım edebilecek olanların isimleri ve telefon numaraları yayınlandı. Araba isteyenlere yardım için ilanlar, kalacak yeri olmayanlara kalacak yer temin edeceklerin listesi verildi.
Enkaz çalışmalarına katılan bir ekip, topluca gece yarısı bir belediye otobüsüne bindi. Hepsi can kurtarmış, yorgun ve bitkindi. Üzerleri de kah tozlu kah, çamurlu idi. Pejmürde kıyafetli can kurtarıcılar;” devletin arabasının koltukları bizim elbiselerimizle kirlenmesin ”diye ayakta gitmeyi tercih ettiler. Yer vardı ama, oturmuyorlardı. Yolculardan bazıları;” yer var,oturun” deyince,içlerinden birisi; “bizim üzerimiz iyi değil. Koltuklar kirlenmesin” dedi. Bütün yolcular bu sözle çok duygulandı. Oturan yolcuların hepsi, onlara olan saygılarından dolayı; “siz oturmuyorsanız biz de oturmuyoruz” diyerek ayağa kalktılar ve onlar da ayakta seyahat ettiler.
Şehirde o kadar göz yaşartıcı fedakarlıklar oldu ki, sosyal medyada;”gavur İzmir ha!..” , ”gavur olsa böyle güzellik yapar mıydı ? ”diye mesajlar yayınlandı.
Yani deprem nedeniyle “gavur İzmir” lafı tekrar gündeme geldi.
Tarihsel sürece bakarsak; “gavur İzmir” İzmir’in tümü için söylenmiş bir laf değildir. Bu sözün tarihi en azından 500 yıllıktır.500 yıl kadar önce İzmir’in sahil şeridinde daha ziyade Yahudiler ,Hristiyanlar ve Lovantenler otururdu. Müslümanlar ise iç kesimde, mesela Kadifekale taraflarında otururdu. İzmir’in Kordan kısmı tasfir edilirken, Müslüman olmayanlar oturduğu için oraya “gavur İzmir”dendi.
Sonradan bu tabir sanki, tüm İzmir için geçerli imiş gibi bir imaj uyandırıldı. Bu,İzmir’i sevmeyenlerin söylemleri ile oldu. Yani “gavur İzmir” tabiri yeni bir tabir değildir.
Şimdi buraya bir nokta koyalım. İşin dini boyutuna bir bakalım…
“Gavur” ,kafir tabirinin halk dilindeki karşılığıdır. Bazı Ege kesiminde ve Akdeniz şeridinde “gavur”a “cavır” dendiği de vardır. Rahmetli Özay Gönlüm’ün bir çok türküsünde ve türkülerine kaynak konuşmalarında “cavırın domuzu” lafı çok geçer.
”gavur” veya “cavır”, kafir lafzından türemişse, ”kafir”, Allah’a inanmayanlara denir. Kafir, yani küfre girmiş, Allah’ı inkar etmiş.. Hristiyanlar ile Yahudiler, tek Tanrılı dine mensupturlar. Yani onlar, Allah’a inanırlar. Allah’a inanan Hristiyana ve Yahudiye kafir, gavur veya cavır demek, kelimenin ve tabirin anlamına uygun düşmez. Hristiyanlara ve Yahudilere kafir denmesi, olsa olsa psikolojik bir sebebe ve harp esnasında onları küçük düşürmeye yönelik bir çabaya dayanmış olabilir. İzmir’in kıyı kesiminde oturanların biraz zengin olmaları, diğerlerinin kıskançlığını da çekmiş olabilir.
İzmir,1402 yılına kadar ara ara Tapınak Şövalyelerinin elinde idi. Şehrin yöneticiler şövalyelerdi. Bir ara bölgede İlk Türk Denizcisi Çaka Bey, bir Selçuklu Beyliği kurdu. Çaka Bey, şehri bir süre bu şekilde yönetti. Çaka Bey Oğuz’un Çavundur Boyu’ndandı.
Timur,1401’de Ankara Savaşı’ndan sonra Kütahya’da karargah kurup, oradan bütün batı Anadolu’yu zapt edince, İzmir’i de aldı. İzmir tamamen müslümanların oldu. Gavur İzmir, Müslüman İzmir diye bir şey kalmadı. İzmir’i Müslüman yapan Timur’dur. Şehrin zaptında ilginçlikler de oldu. Tapınak Şövalyeleri aslında denizci idiler .Timur, İzmir’i zapt edince şehrin yöneticileri olan Tapınak Şövalyeleri
Gemilere binip denize açıldılar. Timur’un deniz gücü ve gemileri olmadığından, şövalyeleri takip edemedi. Tapınak Şövalyeleri ok menzilinin dışında 300-400 metre uzakta gemilerden İzmir’in muhasarasını seyretti. Timur da onları ..Böyle olunca Tapınak Şövalyeleri imha edilemedi. Sadece şehri aldı Timur..Ondan sonra Tapınak Şövalyeleri yıllarca Ege’de ve Akdeniz’de varlıklarını sürdürdü.
Bu gavur tabirine çok takılmamak gerekir. Gavur dediklerimiz “gavur” değil zaten. Bu tabir, biraz kıskançlık, biraz kıskanma , biraz de harp taktiği açısından kullanılmış bir tabir olsa gerektir.
Fatih, Trabzon Rum İmparatorluğu’nu fethetmeden önce ,Samsun’u aldı. O zaman Samsun’da da “Gavur Samsun” denen bir yer vardı. ”Gavur Samsun”da daha ziyade, Cenevizli gemiciler yaşardı.Ve o bölgeye gemilerini demirlerler, yük boşaltıp, yük yüklerlerdi. Oraya “gavur Samsun” dendi. Fatih, tüm Samsun’u Müslüman Samsun yaptı. Eski “gavur Samsun” bölgesine şimdi bile hala, “Kara Samsun” diyenler vardır.
Kelimelere takılmayalım. Ülke bizim, şehir bizim..
Şen olasın İzmir şehri..