“ Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın”
Karabağ, tarihi gerçek olarak bir Türk yurdudur. Ermenistan, Birleşmiş Milletler teşkilatınca Azerbaycan toprağı olarak kabul edilen Dağlık Karabağ Cumhuriyetini 26 Şubat 1992 tarihinde işgal ederek insanlık tarihine kara bir leke gibi sürülen katliam ve tehciri irtikâp etti. 613 canı, kadın çocuk demeden vahşice katletti. Bir milyon Azeri Türk nüfusun, anayurdundan katliam korkusuyla göçerek Azerbaycan’da mülteci duruma düşmesine ve perişan şartlarda yaşamasına mecbur etmişti.
Karabağ, dünya konjonktürünün ve Türkiye’nin o günkü yetersiz dış politikası sonucu, Türkiye tarafından yardıma nail olamamıştı. Konu ile ilgili olarak Rahmetli Elçibey’in anlattıkları, tarihe utanç verici acı bir hatıra olarak geçmiştir.
30 yıla yaklaşan bir işgal, sözde uluslararası kurumlarca bir çözüme kavuşmamış, bu zaman zarfında zaman zaman çatışmalar yaşanmıştır.
Nihayet Azerbaycan kendi topraklarını almak için 27 Eylül 2020 sabahında, 1988-1994’te yapılan anlaşmayla tespit edilen temas hattında Harekete geçti. Çatışmalar, 44 gün boyunca devam etti. Siyaseten neredeyse bütün dünya Ermenistan’ı desteklerken Türkiye, siyaseten ve fiilen dünyaya rağmen Azerbaycan’ın yanında oldu.
Muharebeler esnasında Azerbaycan ordusu destanlar yazarken Ermenistan ordusu büyük kayıplar vererek hurdahaş oldu. Sürekli ateşkes şartlarını ihlal eden ve sivil ölümlere imza atan Ermeni güçler, bunu hak etmiş oldular.
Nihayet 10 Kasım 2020 de Rusya’nın ve diğer bazı uluslarası kuruluşların girişimleriyle Ermeni ordusunun tamamen imhadan kurtulması için barış anlaşması imzalandı. Ermenistan ordusu Karabağ’ı, asli sahibi olan Azerbaycan’a teslim etmeye mecbur oldu.
Şayanı takdir bir durumdu ki, Ermenistan Ordusu sivil yerleşim yerlerini bombalayarak sivil katliamlarına ve medeniyet yıkımına sebep olurken Azerbaycan ordusu, sadece askeri hedeflere atış yapıyordu. Hem insani, hem İslami olan bu davranışı aşağıda ayet ışığında tahlil edeceğim.
Zafer sonrası yapılan şenliklerde Türkiye’nin parlayan bir yıldız gibi törenlerde yer alması, bütün dünyaya muhteşem bir mesajdı. Cumhur Başkanımızın Azerbaycan Cumhurbaşkanıyla kardeşlik ve dayanışma görüntüleri, düşmana korku, dosta umut verdi.
Her vatandaşın bildiği bu olaylar silsilesini burada noktalayarak Tevbe Suresinin 14. âyetinin ışığında tahliline geçebiliriz:
“ Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın”
Ayet, Hz. Peygamberle Mekke müşrikleri arasında Hicretin 5. yılında imzalanan barış antlaşmasını, Müslümanların müttefiki olan Huzaa kabilesine gece baskınıyla saldırarak onları katliam eden Beni Bekr kabilesinin antlaşmayı bozmalarını anlatmaktadır.
Mekkeliler, müttefiki olan Beni Bekr kabilesini tahrikve teşvik ederek silahlandırdılar, Müslümanların müttefiki olan Huzaa kabilesine bir gece baskınıyla saldırtarak katliam yaptırdılar ve antlaşmayı dolaylı olarak bozdular.
Kutsal Mekke civarında bu cinayetleri irtikâp edenlerin cezası ne olabilirdi? Katlettikleri canların hesabını sormak mecburi bir vicdan borcu olduğu kadar Allah’ın emriydi de.
(1994’ yapılan Karabağ Katliamının hesabını sormak mecburiyeti gibi)
Ayette dört unsur görmekteyiz
-
“ Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın” ifadesi, savaş sonucu düşmana gerek ölümü, gerek esareti tattırmak anlamlarını ifade eder ki, bunlar onu hak etmişlerdi. Allah onların size yaptıklarının cezasını sizin elinizle versin.. Fakat mutlaka öldürmek gerekmez. Esir alarak da onları etkisiz hale getirin demektir.
Aynı surenin diğer ayetlerinde esirlere iyi muamele ederek Müslüman olmalarına imkân tanıyın, demektedir. Müslüman olurlarsa onlar da sizin sahip olduğunuz bütün yaşama haklarına sahip olacakları gibi geçmişteki günahları da silinir, demektedir.
Azerbaycan ordusu, ölümü hak edenleri yok ettiği gibi esirler de aldı. Öyle ki Karabağ’dan göç eden Ermenilere, eşyalarını kamyonlara taşımak suretiyle yardımcı olmuştur. Ermeni halka ” Burada kalmak isterseniz, bizimle aynı vatandaşlık haklarına sahip olacaksınız” dediler.
2-“ onları rezil etsin” ifadesi de fiilen tahakkuk etmiştir. Şımarık ve zalim Ermeni ordusu, dünyanın gözü önünde en büyük rezaleti yaşadı. Bu, Allah’ın onlara verdiği bir ceza idi.
3-“ sizi onlara galip kılsın” ifadesi, Azerbaycan’ın şanlı zaferler elde ettiğine bir delildir. Bu galibiyet, Ermenilerin, her zaman üstün olacaklarına olan inancını kırmıştır.
4-“ ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın” ifadesi de gerçekten Azerbaycan’la birlikte Türkiye’ye ve bütün İslam dünyasına unutulmaz sevinçlerin yaşanmasına bir delil teşkil etmiştir. Allah’ın bu konudaki vadi de gerçekleşmiştir.
Bu ferahlamanın bir anlamı da zaferi kutlayarak büyük sevinç yaşanmasına, intikam alarak öfke ve kinin yerini vicdan rahatlığına bırakmasını ifade etmektedir.
Elhamdülillah. Allah Türkiye’ye ve Azerbaycan’a zeval vermesin.