Aralık ayı sona erdi. 2018 yılına ait duvar takviminin yaprakları bir bir tükendi. Miladi Takvim ölçülerine göre yeni yıl 2019 bugün başladı. Yeni takvimimizi duvara astık. 365 gün yaprak yaprak bitecek.
Müslümanlar için gün hesaplaması ötesinde bir anlam ifade etmeyen ZAMAN DİLİMİ değerlendirmesi.
Hıristiyan inancı ve kültüründe yer etmiş olan NOEL ve YILBAŞI kutlamaları, NOEL ile ilgili görseller, figürler bize de bulaştırıldı.
Dinimizde ve kendimize has kültürümüzde böyle bir kutlama şekli olmaz/olmamalı. Bunu toplum bilimcilerimiz de zaman zaman ifade etmektedirler. Bu tür kutlamalar Hıristiyanlara özgü kutlamalardır.
Almanya’da bulunduğum sürede 5 YILBAŞI, NOEL ve YORTU kutlamalarını yakinen gördüm. Kendi kültür ve inançlarını yaşatma/yaşama hassasiyetleri oldukça dikkatimi çekmişti.
Kutlama programlarının içeriği ve şekli dini ağırlıklı olurdu. Alkol alma, davranışlarda aşırılık v.s toplumu rahatsız edecek şekilde olmazdı.
Çocuklar” NOEL Babalarından” hediye alacakları için “Noel Akşamını” sabırsızlıkla beklerlerdi. Bu kutlama ve seremoniler çocuklarının eğitimi için bulunmaz bir fırsat olurdu.
Bu anlattıklarım elbette şimdi de devam ediyor. Dünyanın birçok ülkesi yılbaşı kutlamalarına hazırlandı. Hıristiyan aleminin bayramı olan yılbaşı, ne yazık ki İslam Dünyasında ve Ülkemizde de yıllardan beri kutlanmakta ve şimdi de kutlandı.
Tüketim savurganlığı, içki alemleri, inancımızın tersine işler, bütün Müslümanları rahatsız etti/ediyor.
Bırakalım HİRİSTİYANLIK adetleri kendilerinin olsun. Biz kendi değerlerimize dönelim.
Kendi dinimize ve milli kültürümüze uygun çok önemli günlerimizi ihmal etmeden kutlamaya devam edersek başka kültürlerin günlerine ilgi göstermeyiz. Bunun gereğini çocuklarımıza anlatamaz isek kültür sömürüsünü ve yozlaşmasını önleyebilir miyiz?
Yılbaşı bizim için anlamı ne olabilir? Sorusunun cevabı gayet basit. Uluslararası kabul görmüş zaman ölçme ve değerlendirme şekli olarak kabul edip, eski bir zaman diliminin sonu ve yeni zaman diliminin başlangıcı. Tıpkı günün başlaması ve günün sona ermesi gibi.
Günün sonunda “BU GÜN SONUNDA, BU GÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN?” sorusunu sormaya cesaret edenlerin verdiği cevap gibi, Takvim Yılı sonunda da bu yıl, ‘Dinim için, Ülkem için, milletim için, ailem için ne yaptım?’ sorusunu kendimize sorma cesaretimiz var mı?
Dini Bayramlarımızı, Milli Bayramlarımızı, Dini ve Milli önemli gün ve gecelerimizi “TATİL GÜNÜ” anlayışı ile değil, toplumun inşası için gerekli DİNAMİKLER olarak görerek kutlamak, çocuklarımıza yaşatmak bizim en önemli ve asli görevimiz olmalı.
Ata ve dedelerimizin bizlere yaşattıkları güzellikleri, yozlaştırmadan çocuklarımıza aktarmak ve yaşatmak zorundayız. Ata olma, anne/baba olmanın gereği böyle olmalı.
İslam’ın ikinci halifesi Hazreti Ömer’in (R.A)“İnandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlarsın.” sözü zamanımızı ve yaşayış şeklimizi değerlendirme ölçeği olarak kullanmak ne kadar güzel olur.
Bayrak şairi ARİF NİHAT ASYA’NIN şiirinden bir bölümü paylaşarak, yılbaşı kutlamaları ile ilgili açıklamalarına bir göz atalım.
Yaklaştıkça öz yurdumda yılbaşı,
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı.
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz.
Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır,
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır.
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır.
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz,
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz.
Bize dayatılan senaryolara karşı yeni yılda; rüzgârı tersine çevirip, helvadan putları bir bir devirmek DUA ve DİLEĞİMİZ olsun.