Bu sohbetimizin amacı, dikkat ve anafor kelimelerinin bize çağrıştırdığı hayatın gerçeklerine doğru bir projeksiyon yapmaktır. Anlatacağım şeyler, herkesin bildiği konular olmakla beraber konuyu farklı ve ayrıntılı bir şekilde sunmak istiyorum.
SOSYAL MEDYA
“Online kelimesi, İngilizce kökenli olarak Türkçede en çok kullanılan sözcükler arasındadır. Türkçe karşılığı olarak ise ‘çevrimiçi, internet üzerinden bilgisayara bağlı olarak çalışma’ şeklinde tanımlanmaktadır.”
Ben buna “uzakları yakın eden teknoloji” diyeceğim.
Evrende var olan elektrik akımını regüle ederek (süzerek, düzenleyerek, ayarlayarak) istenilen yere ve kişilere ulaşma tekniği.
Dikkat kelimesi Arapça kökenli olup “incelik, ince olmak, rafine olma, detaylı olma, kılı kırk yarma, ince eleyip sık dokuma” kavramlarına karşılık gelen bir kelime.
Yüce kitabımız Kuran’da dikkat çeken “elâ” edatı, başka anlamları da ihtiva etmekle beraber en çok “dikkat, bakın, gözünüzü açın, iyi anlayın” anlamlarına gelmektedir. Demek ki Allah, dikkatlerini kaybeden kullarını uyarıyor. Zira algılamak ve anlamak için dikkat etmek gerekiyor.
Anafor kelimesi ise Rumca kökenli olup “girdap, burgaç, karmakarışık durum, yolsuzluk yapılarak elde edilen şey” gibi anlamlara gelmektedir.
Bu kavramlar içinde dikkat ve anafor kelimelerinin dijital dünyamızda insanları nasıl etkilediğini birkaç basit misalle anlatmama müsaade ediniz.
Bir çocuğun, lunaparklarda bulunan atlıkarınca, dönme dolap ve benzeri hızlı hareket eden oyun araçlarına bindiğini düşünün. Oyun aracı hızla dönerken kendisini izlemekte olan anne ve babasını, diğer insanları ve çevresinde bulunan her şeyi net bir şekilde göremez. Zira oyun aracının hızı, gözün algılama hızından daha fazladır. Bu durum, çocuğun her şeyi net olarak görmesine engeldir. Hızla akıp giden objeler kesik kesik dikkatlerle görülebilecektir.
Yahut insanların yoğun olarak bulunduğu bir düğün şenliğinde her yandan kendisine bir ses gelen kişi, çok kişiye muhatap olmaktan dolayı hiç kimse ile net ve rahat bir görüşme yapamaz.
Yoğun trafikte durum bundan farklı olmayacaktır. Zira yoğunluk ve hızla geçen objeler, dikkatleri her an dağıtır. Kişi sağlıklı bir tespit yapamaz. Çünkü biri bitmeden diğer bir duruma intikal etmektedir. Televizyonlardaki fragmanlar gibi. Bu ise “dikkat dağınıklığı, ” gibi durumlara neden olmaktadır.
Sosyal medya platformları, uzay boşluğunu kullanarak ülke sınırlarını aşıyor. Dünya âdeta uzayda tek bir ülke haline gelmiş oluyor. Sosyal medya, b u sanal dünyada herkese ve her yere ulaşmak için hemen hemen bütün engelleri kaldırıyor.
Bu paltform sahipleri, dünyaya hükmederek bütün insanları kendi yararına manipüle etme imkânlarına sahiptirler.
Yukarıda verilen lunapark, düğün alanı ve yoğun trafik örneklerinde olduğu gibi dijital dünyaya dâhil olan herkes sayısız haber, istek ve paylaşımlara muhatap olmaktadır. Biri bitmeden ötekine cevap yetiştirme durumu bilhassa gençlerde ve çocuklarda “ dikkat dağınıklığı” meydana getirerek kişiliğini inşa sürecinden mahrum bırakıyor. Böylece nesiller arası uyumsuzluk sonucu aile bütünlüğü, sevgi saygı, sosyal ilişkiler uçup gitmekte ve toplumlar isyan ve feryat etme düzeyine gelmektedirler.
Artık çocuklar telefondan çizgi film karakterleri izlemeden yemeğini bile yemiyorlar. Yetişkin inşaları bile sosyal medya anaforunda üretmez ve hayatı inşa edemez hale gelmektedirler.
Sosyal medyanın her ne kadar bilgiye kolay ulaşmak ve yaymak, iletişimi hızlı hale getirmek, uzakları yakın etmek; üretim, ulaşım gibi yarayışlı yanları varsa da, savaşları bile yönetme kabiliyetine sahip bulunmaktadır..
Ekonomi, siyaset, kültür ve sosyal yaşam sanal âlemin etkisine girmiş; insanlık, doğal yaşam biçimlerinden neredeyse tamamen soyutlanmak üzere.
BU ANAFORDAN NASIL ÇIKILIR?
Basit bir mantıkla tarih olaylarına bakınca görürüz ki; zayıf olan bir toplum veya devlet, zaman içinde güçlenip daha önce kendisini etkileyen toplum veya devletlerin üzerine çıkarak onları etkisi altına alabilmiştir. Zayıflayan Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı imparatorlukları bir zamanlar dünyaya hükümran olmuşken karşısındaki devletlerin güçlenerek kendilerini geçmeleri sonucu zayıflayarak yerlerini onlara bırakmışlar ve onların etki alanına girmişlerdir. Etken iken edilgen hale gelmişlerdir. Bu insanlık döngüsü kıyamete kadar sürüp gidecektir.
Şu halde şikâyetçi olduğumuz dijital dünyanın olumsuz etkilerinden korunmak için onun üzerine çıkabilecek teknolojik üstünlüğe ulaşmak zorundayız.
Bu çok kolay mı, diyeceksiniz. Dünya bir imkânlar dünyasıdır. Bugün güçlü olan yarın zayıf, bugün zayıf olan yarın güçlü olabilir. Elverir ki zayıflar, güçlülerin karşısında esareti kabul etmeyip zafer elde edinceye kadar savaşsınlar.
Milleti, ümmeti ve insanlığı sosyal medya imparatorluklarının zararlı etkilerinden koruyabilmenin tek yolu, dijital dünyayı tersine çevirebilecek bilişim teknolojisini kurmaktır.
Genç yürekleri ve beyinleri buna teksif etmedikçe bu anaforun bizi yutacağından korkulur.
Encamımız hayrola.