*Mustafa Çelebi hadisesinin bastırıldığını haber alan ihtiyar Manuel ile saltanat şeriki olan oğlu Yuannis’i telaş aldı. Murad’a hediyelerle Bizans asilzadelerinden iki kişiyi elçi göndererek hakikatte durumu öğrenmek güya aradaki bozukluğu dostluğa çevirmek istedi. Murad elçileri huzuruna kabul etmediği gibi hediyelerini de reddetti. Elçileri tevkif etti. Bu arada İstanbul muhasarası için hazırlıklarını tamamladı. Elçileri serbest bıraktı ve “Gidiniz süratle İstanbul üzerine geleceğimi İmparatora söyleyiniz” sözleriyle bunları geri gönderdi.
Hesap sorma zamanı gelmişti, II. Murad, İstanbul’u muhasara etti. Padişaha müracaatla barıştan ümidini kesen imparator yeni bir çareye başvurdu. Ümitsiz bir halde hasta idi, son saatlerini yaşayan imparator bu defa da Murad’ın kardeşi Küçük Mustafa’yı saltanat davasına teşvik etti, kuvvet vererek destekledi ve Anadolu’ya gönderdi ve bir dereceye kadar arzusuna da muvaffak oldu.(1) Mustafa topladığı kuvvetlerle Bursa üzerine yürüdü ancak elde edemedi. Bunun üzerine II. Murad İstanbul muhasarasını kaldırmağa mecbur oldu, Anadolu’ya geçti. Bursa’yı elde edemeyen Mustafa ile lalası Şarapdar İlyas İznik’e yöneldiler ve kuşattılar. Kale muhafızı Firuz Bey oğlu Ali Bey keyfiyeti Murad’a bildirdi. Murad da, hisarın sulh yoluyla Mustafa’ya teslimini ve oradan bir tarafa gitmemesi için oyalanmasını bildirdi. İznik’e gelen Sultan Murad, orada elde ettiği kardeşinin hesabını gördü. (1423)
Bundan sonra Osmanlı hükümeti Selanik’i zabtetti, Teselya’yı geri aldı, Mora’yı kendi nüfuzu altına soktu.
Manuel nüzül isabetiyle ölmüş (1425) ve oğlu VIII. Yuannis imparatorlukta yalnız kalmıştı. Bu sırada imparatorun saltanat şeriki olan Jan, yardım istemek üzere Avrupa’da boşuna dolaştı.
*Manuel’in Yuannis’den başka Despot (2) rütbesinde altı oğlu daha vardı. Sondan iki küçük kardeş (Dimitriyos ve Tomas) büyük biraderleri XI. Kostantin’in imparatorluğu zamanında despot olarak Mora’ya gönderilmiştir.
HEM ANLAŞIYOR HEM AVRUPADAN YARDIM DİLENİYOR
*İmparator VIII. Yannis, Mustafa Çelebiler hadiseleri bittikten sonra Edirne’ye bir heyet göndererek, Osmanlılara otuz bin duka vergi ile İstanbul civarında ve Karadeniz sahilinde evvelce Osmanlılara ait iken sonradan -şehzadeler mücadelesi sırasında- Bizans’a geçmiş olan bazı yerleri terk etmeyi kabul ederek II. Murad’la anlaştı.
*İmparator Yuannis, Avrupa’dan yardım ümidini kesmemişti. Papa’ya elçiler gönderdi, kiliselerin birleşmesinde mutabık kalınmıştı. Bütün masrafları Papa tarafından karşılanmak suretiyle İtalya’ya gitti, görüşüldü, kiliselerin birleşmesi kararına varıldı ancak İstanbul’a dönüşte halk bu anlaşmayı beğenmedi.
*İmparatorun, Sultan Murad’ın muvafakat etmemesine rağmen İtalya’ya gitmesi, onun Türkler aleyhine Avrupalılarla bir ittifak arayışı içinde olduğu şeklinde yorumlandı ve padişahta bir şüphe uyandırdı. Sultan Murad İstanbul’u tekrar muhasara etmek istedi ancak vezir-i azam Çandarlı zade Halil Paşa, imparatorun Mustafa Çelebiler vakaları gibi içte karışıklık çıkarmasından çekinerek uygun zamanın beklenmesini söyledi ve daha başka bazı düşüncelerle padişahı bu fikrinden vazgeçirdi.(3) Nitekim bir Osmanlı şehzadesi Bizans’ta idi. İhtiyatlı hareket tavsiyesi yerinde idi ancak padişah da haklı idi.
*Osmanlıların Jan Hunyad (Hunyadi Yanoş)’a mağlup olmalarını (4) ve akabinde yapılan (12 Haziran 1444) Edirne-Segedin andlaşmasını da İmparator Yuannis bir fırsat olarak gördü. Papaya haber gönderip onun ve müttefiklerinin yolladıkları donanma ile stratejik öneme haiz Çanakkale boğazını kapattı, bu yolla II. Murad’ı engellemek istedi. Fakat Boğaziçinden Rumeli’ye geçmek zorunda kalan II. Murad Varna muharebesini (10 Kasım 1944) kazandığından, imparatorun bu teşebbüsü neticesiz kaldı. Kuzey Mora’da Bizans’a ait yerler Osmanlı idaresine geçti ve Mora Despotu da Osmanlı hâkimiyeti altına girdi. (Gelecek hafta Son İmparator XI. Kostantin)
____________:
(1) Küçük Mustafa Hamideli sancak beyi iken, II. Murad’ın hükümdar olması üzerine öldürülmekten korkarak Karamanoğlu’nun yanına kaçmıştı. İmparator Karamanoğlu’na ve şehzadenin lalası Şarabdar İlyas’a mektuplar yazdı ve çokça altın göndererek asker toplamasını bildirdi. Aynı zamanda Mustafa’yı İstanbul’a getirtmişti.
(2) Despot’un lügat manası, bir şeyin maliki ve sahibi demektir. Istılah manası da bir mıntakanın hâkimi, beyi demektir. Bizanslılar, imparatordan sonra derece itibariyle müstakil fakat imparatorun yüksek hâkimiyetini kabul eden kişi anlamında kullanmışlardır.
(3) Uzunçarşılı bu sırada Orhan adındaki bir şehzadenin Bizans’ta olduğunu yazıyor. Ancak bu Orhan’ın kimin oğlu olduğunu tespit edemedim. Yıldırım’ın oğlu Orhan hadisesi Çelebi Mehmed zamanında vukua gelmiş ve o zaman halledilmişti. Uzunçarşılı, bu ikinci Orhan’ı Çelebi Mehmed’in oğlu olarak belirtiyor ise de (a.g.e. sayfa 431) muhtemelen Çelebi Mustafa’nın oğludur. Çünkü Çelebi Mustafa, imparatorla yapmış olduğu andlaşmaya göre oğlunu rehin verecekti.
(4) Mezid Bey kumandasındaki bir akıncı kuvveti 18 Mart 1442’de Transilvanya’daki Hermanştad kalesini muhasara etmiş, Jan Hunyad’ın imdada yetişmesi üzerine muhasara kaldırılmıştı. Mezid Bey, Jan Hunyad ile çarpışırken kaledeki mahsur kuvvet de çıkmış, iki ateş arasında kalan Osmanlı akıncıları yirmi bin şehid verdikten sonra mağlup olmuşlardı. “Elden edilen Türk esirleri vahşiyane bir işkence ile zafer sofrasında yemek yenilirken katledildiler.” (Uzunçarşılı, a.g.e. sayfa 420)