Hayat yerinde durmayıp yoluna devam ediyor. Hayat evrelerinden bir nebze bahsettiğimiz bu çocuk, çocukluk, gençlik derken belli bir yaşa gelmiştir artık. Yukarıda temas etmeye çalıştığımız temiz ahlakı, dürüstlüğü, güvenilirliği, emanete sadakati, eminliği, duruş ve vakarı gibi vasıfları da bulunduğu toplumda artık iyice temayüz etmiştir.
Az önce insandır dedik. Bir insan olarak içinde yaşadığı toplumda süregelen yanlışlardan, yanlışlıklardan rahatsızdır. İnsanın insana zulmetmesinden, insanın insanı sömürmesinden, zenginin fakiri ezmesinden, yetim hakkının yenmesinden, zayıf ve düşkün olanların insan yerine konmamasından, genel anlamda cemiyetteki huzursuzluktan ve her türlü ahlaksızlıktan, insanın parayla alınıp satılan bir meta olarak kullanılmasından, kadınların aşağılanmasından ve benzeri şeylerden rahatsızdır. İnsanlık bu olamaz, insanın hedefi bu olamaz!
Soru: Acaba insan olup da yapılan bu tür yanlışlardan ve yanlışlıklardan rahatsız olmayan var mıdır? Ama sorumuz insan olanlar içindir, insan görünümünde olup da vicdanı taş kesilmiş, hırsı aklının önüne geçmiş, böylece hayvanlaşmış, insanî özelliklerden uzaklaşarak her türlü ahlâksızlığı yüzü kızarmadan, vicdanı sızlamadan yapabilen bencil, egoist, kendinden başkasına hayat hakkı tanımayanlar için değil.
Genel anlamda ahlâksızlık olarak niteleyebileceğimiz kötü gidişattan memnun olmayıp bilakis rahatsız olan bu genç, özelde insanı, genelde toplumu temizlemek üzere inancını, fikirlerini bütün insanlığa açar. Ne ki bununla beraber esasen çileyle başlamış hayatının en zor günleri, bu defa da inandıkları yüzünden gelir çatar.
Vay, sen misin bunları söyleyen! Güvenilirliği ile temayüz etmiş bu insan, fikirlerini açıkladı diye, bulunduğu şehri. Sosyal hayatı ve ekonomiyi kontrol eden küçük bir azınlık tarafından birdenbire tukaka ilân ediliverir.
Demek ki fikrin suç sayılması yalnız bu zamanın suçu değilmiş, o zamanın da suçu imiş. Ama insanın kendisi gerçekte kötü değilse, fikirleri kötü değilse başkaları tarafından kötü ilân edilmiş ne gam! Yeter ki kendisi kötü olmasın, fikirleri kötü olmasın.
Açıkladığı görüşleri ne idi ki bu kadar tepki toplamıştı?
Diyordu ki, insan gerçek manada hür olsun, insan insana kul köle olmasın, bu anlamda yalnız ve yalnız Rabbine bağlansın. İnsan insanı ezmesin, insan insanı sömürmesin, aralarında adaletle hükmedilsin, kötülük yerine iyilik, kin ve düşmanlık yerine dostluk ve kardeşlik hâkim olsun. Tüm toplumların felaketinin sebebi olan tembellik ve cehalet yerine çalışkanlık, ilim ve aydınlık hâkim olsun. İşsizliğin, fakirliğin, başkasına muhtaç olmanın önü alınsın. İnsan, insan haysiyetine yaraşır bir olgunlukla, bütün insanlar insanca yaşasın ve herkes huzuru yakalayarak mutlu bir şekilde yaşasın. İstediği şey özetle bunlar. Hangi temiz akıl sahibi, hangi üstün akıllı bunlara karşı çıkar ki? Elbette temiz akıl sahipleri, inceden inceye düşünenler bunlara karşı çıkmazdı. Fakat diğerleri:
-Yok, hayır, fikirlerinden vazgeçeceksin. Ya fikirlerinden vazgeçeceksin, ya hayatından, başka yol yok, tercih senin, diyorlar.