Rusya’nın, 24 Şubat’ta Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Televizyon ekranlarında pek çok yorumcu bu savaşın nereye evrileceği sorusunu tartışıyor. Rusya, Ukrayna’yı otuz altı veya yetmiş iki saat içinde ele geçirecekmiş ama olmamış. ABD ve Avrupa, bile bile Ukrayna’yı Rusya’nın kucağına atmış v.s.
Görüldüğü gibi herkesin bir hesabı var. Ancak Türkçemizdeki ünlü ifadeyle evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor.
Milletleri baskı altında tutmaya, sömürme ve ezmeye yönelik güç bulundurma arzusu, kesinlikle hak-hukuk arayışı peşinde değildir. O sebeple, Rusya’nın savaş için ürettiği gerekçelerin hiçbirisi Hakk’ın tecellisine yönelik olmayıp söz konusu olan çıkar hesaplarıdır. Büyük oyun oynanıyor. Bu noktada, herkesin bir hesabı varsa, Yüce Allah’ın da bir hesabı vardır, hatırlatmasını yapmak istiyorum. “Eğer Allah’ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi.” (Bakara, 2/251) Bu saldırının gerisinde kim bilir ne hikmetler gizlidir. Çünkü inanıyoruz ki, Yüce Allah, âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.
Türkiye oynanan büyük oyunu görüp, savaşa bulaşmadan adımlarını dikkatli atmalıdır. Rusya’nın her ne yönetim altında olursa olsun, Petro’nun vasiyetine uygun olarak hegemonik ve emperyal hedeflerinin daima peşinde olduğu asla unutulmamalıdır.
Benim görüşüm elbette devlet görüşü değil ama Kissinger ve Brzezinski gibi adamların uzlaştırdığı Amerika ve Rusya’nın hesaplarının tutmamasını diliyorum. Dikkat edilirse bu iki güç, geçmişte olduğu gibi bugün de birbirinin kuyruğuna basmıyor. Zalimin dostu, yine kendisi gibi zalim olan bir başkasıdır. Büyük oyun oynanıyor. Sanki dünya babalarının çiftliği, istedikleri gibi idare edecekler, istedikleri gibi at oynatacaklar. İnanıyoruz ki, onurunu yitirmemiş insanlık bu sömürü düzenine ve bu keyfiliğe ebediyen seyirci kalmayacaktır.
BİR MİLLET DOĞUYOR
Bugün savaşın yirmi üçüncü günü. Ukrayna halkı birilerinin hesaplamadığı şekilde Rusya’ya karşı direniyor. Böylece bir millet doğuyor. Milletler işte böyle ortamlarda büyük acıların, müşterek hatıraların, ortak inançların eseri olarak doğar. Umuyoruz ki Ukrayna toplulukları acılar içinde yoğrularak yeni bir millete dönüşür ve zafere ulaşır. Dileğimiz Ukrayna’nın şerefli bir barışla zafer kazanmasıdır.
Kazanılacak zaferin sonunda Putin’in devrilme ihtimali yüksektir. “Kötü tuzak, ancak sahibine dolanır.” (Fatır, 35/43) Umuyoruz ki, Putin’in devrilmesiyle Rus pençesindeki milletlerin (Kafkas ve Orta Asya Türklüğü) hürriyet idealleri daha da yükselecektir. Rusya’nın asıl korkusu budur, NATO değildir.
Birileri Rusya kaybederse Amerika kazanmış olmayacak mı, diye soruyor. Rusya kaybederse Amerika kazanmış olmayacaktır. Esasen, çok kere görüldüğü üzere Amerika’nın ne denli güvenilemez bir devlet olduğu daha savaşın ilk gününde görülmüştür. Küçük Ev ve Dallas dizilerinin uyuşturucu büyüsü sonsuza dek süremez. Milletler bir gün mutlaka uyanacaktır.
Rusya kaybettiğinde Amerika’nın da kâğıttan kaplan olduğu görülecek ve sonunda o da kaybedecektir. Ölümden korkmayan milletleri hiçbir hesap engelleyemez, hiçbir silah durduramaz.
Ukrayna toplulukları, şanlı direnişin sonunda kazanamayıp kaybetseler bile gene bir millet teşekkül edecektir. Kirli savaşla giderek yayılan Rus nefreti, Ukraynalıları Hak arayışına yöneltecek ve günün birinde nihai zafere ulaştıracaktır. Tarihleri onlara bu gerçeği haykırıyor. Osmanlı yönetiminde iken dil ve dinlerinin değiştirilmediğini, asimile edilmediklerini öğreneceklerdir. Yeter ki hafızalarını yoklayabilsinler. Rusya’nın dilindeki, Osmanlı devletini parçalama ve içişlerine müdahale için kullandığı Hıristiyanlık, Ortodoksluk ve Slavcılık gibi kavramlar dün olduğu gibi bugün de Rus emperyalizminin cilalarıdır.
İMAN VE ÜMİT IŞIĞI HER ZAMAN PARILDAR
İman ve ümit ışığı, karanlık geceleri delip geçen yıldızlar gibi işte böyle durumlarda parıldar. İman ve ümit kaybedilmeyecek yegane zenginliktir. Umuyoruz ki bu ışık önce Ukrayna’da sonra bütün dünyada gerçek bir inanca yönelir. Niçin olmasın? İnanıyoruz ki hikmet düzeninde tesadüfe yer yoktur. Olaylar geçmişte görüldüğü gibi kim bilir ne gibi gelişmelere gebedir!
Allah’a kavuşacaklarını bilen ve bunu bekleyenler savaştan kaçmazlar. Doğru inanca kavuşmuş olanlar bilirler ki ölümden kaçış mümkün değildir. Bugün bu savaşta ölmezse diğer bir gün mutlaka ölecek ve nihayet Allah’ın huzuruna varacaktır. Gerçekten iman edenler sonunda mutlaka zafere ulaşırlar.
Aziz milletimiz işte böyle bir inanca sahip olarak savaştan kaçmaz. Vatanı uğrunda savaşmayı cana minnet bilir. Savaştan kaçarak korkak bir tilki gibi sinmiş vaziyette yaşamaktansa mukaddesleri uğrunda aslanlar gibi meydanlarda çarpışarak ölmeyi tercih eder. Ölürse şehid, kalırsa gazidir.
Ukraynalıların silah, cephane ve mühimmat bakımından durumları, Çanakkale’de destanlar yazan Mehmetçiğin imkânlarından katbekat fazladır. Eksik olan, Çanakkale ruhudur.
Çanakkale şehitlerimizi ve bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anarken, Rus saldırısının Ukrayna’da ve bütün dünyada böylesine kutlu bir uyanış ve inanca yol açmasını umuyorum.