Sonsuzluk kavramının genişliğini, "derya" örneğinde canlandırarak anlatan Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK,
deryaya benzettiği İstanbul Karacaahmet mezarlığı için mısralarında,
"Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet ?
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!
Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?
Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit yokta…" diyerek düşünce deryasında dolaşır.
Bense yüzmeyi pek beceremediğim için denizde kıyılardan açılmayı, deryalarda da dolaşmayı hiç denemedim; pek de sevemedim. Bunun için de deryaların sonsuzluğu nasıldır bilmem.
Ancak; uyumak için yatağıma yatıp gözlerimi kapattığımda,"zaman ve mekanın" genişliğini bütün boyutlarıyla "sonsuzluk" olarak hissedebiliyorum. Uyanıp gözümü açtığımda ise, sadece önümü görüyor ve baktığım yönümü seyredebiliyorum.
Herhalde sınırlı ve sıkıntılı olan dünya hayatına göre, ahiretin sonsuzluğuna dalış uykusu olan "kabir alemi" de böyle olmalı !
Ancak bu âlem, kimine göre "tatlı bir rüya" gibi doyulmaz; kimine de "acı ve korkunç bir kabus" gibi dayanılmaz olacak !
Peygamber efendimiz, "Kabir; ya cennet bahçelerinden bir bahçe, veya cehennem çukurlarından bir çukurdur" (Tirmizi, 2460) buyuruyor
Allah hepimize "kabir genişliği" versin.
AMİİN !..
25.04.2022
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü