“Umut kaçınılmaz gelecektir.”
Turgut Uyar
Yıllardır doğanın dengesini iyice bozan insan, en sonunda yeni oluşan virüsleri ve ölümü kendi üzerine çekti. Peş peşe salgın ve felaketler yaşanıyor. Sadece bu son salgında dünya 3 milyonu aşan canını kaybetti. Yeryüzü, artık inandığımız o yitik cennet özelliğini yitirdi. İnsanlık karmakarışık bir çağda, bambaşka bir yaşam tarzının eşiğindedir. Daha mutlu bir dünya yaşanılır olsun diye, şimdiden yeni umutların papatya gibi açması; yeni sevinçlerin sel gibi coşması özleniyor. Herkesin biraz umuda, yeni başlangıçlara ihtiyacı var.
Yeni düzene alışmaya çalışan birey ve toplumlar, istek ve beklentilerden oluşan bir duyguya kapılmış gidiyor. Bu duygu dualarla, dileklerle, temenni ve arzularla serpilen umut dünyasından başka bir şey değil. Bulaşıcı, enerji kaynağı içten ve çabalarla desteklenen hayalden öte bir çıkış yolu. Hayatı iyimser kişilerin yanında mutluluğa; karamsarın yanında bir karabasana dönüştürür. İyimser olan kişi daha üretken ve yaratıcı olur. Korkuyla umut arasında yaşayan insanda, korku baskın çıkarsa, cesaret kırılır, gelecek beklentisi biter ve insan çabuk pes eder.
Yunan Mitolojisinde, Zeus birçok kötülüğü bir kutunun içine koyar. Bunu açmamasını tembih ederek çeyiz olarak Pandora’ya verir. Fakat söz dinlemeyen Pandora kutuyu açar. İçerisinden hastalıklar; insana zarar veren öfke, nefret, haset, ıstırap ve şehvet gibi kötülükler çıkar. Pandora, kutunun içinde en son iyileştirici olarak bir şey olduğunu görür.
İşte o umuttur. İnsanın gelecekte amaçlarını gerçekleştireceğine dair olan pozitif bakışı, en zor zamanlarında bile onu çalışmaya iten tılsımlı bir güçtür. Aristoteles “Umut uyanık insanın rüyasıdır” der. Ülkenin geleceğinin çok daha iyi olacağına ilişkin toplumun beklentisidir. Umut, çalışmadan, zaman harcamadan zengin olmak hayali ve beklenti dünyasına kapılmak değildir. Küçük bir azınlığın mutlu olduğu ülkede, büyük bir çoğunluğun umutlu olduğu görülmemiştir. Parlak gelecekten söz etmek, sahte vaatlerle mümkün değildir. İyimserlik ve umut birbirine çok yakın olsa da, amaç odaklı umut insanın iyi olma düzeyini yükseltir.
Mevlana der ki; “Üzülme! Çünkü Yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar. Unutma, yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar.” Güneşe doğru yürümeli, insan umudunu kırmamalıdır. Din; insanı umutlu kılar, dindar kişiler daha umutludur. İslamiyet’te umutsuzluk kabul edilmez ve Allah’ın rahmetinden asla umut kesilmez. İnanç korkuyu yener, onu dünya hayatı içinde boğulmaktan kurtaran umududur. İmanı ve hayatı canlı tutan ahirette mutlak adaletin tecelli edeceğine olan inançtır.
Sürekli sahte umut serpenler, algı oluşturarak bağımlılık yaratmaya çalışanlar vardır. Üzümün ve hurmanın dalını hep kendilerine silkelerler. Adaletsiz tutumları insanda iyi ve doğruya olan inancın yitirilmesine sebep olur. Gerçek ortaya çıkınca güveni sarsarlar. Bütün umudunu birilerine teslim edenler, onlara bel bağlayanlar vardır. Kişilere umut bağlayan insan çoğu zaman kendini umutların sönüp tükendiği yerde bulur. Beklenmedik anlarda hayal kırıklıkları oluşur, güvendiği dağlara kar yağmıştır, içinde parlayan saman alevi sönmüştür. Kişi her şeyin bittiğini, dünyasının yıkıldığını sanır.
Bir ülke vatandaşlarının umut düzeyi yüksek olduğunda daha fazla yaşam sevinci duyar, iyileşmek için fazla çaba sarf eder. Yetkin, becerikli ve samimi yönetici ve lidere daha fazla bel bağlar. Onlara güvenip, onlardan istikrar, merhamet ve adalet bekler. Hayatın anlamını bulan ve amaçlar edinen insanın, bu hedefine ulaşmak için çizdiği yol umut olur. Önüne çıkacak her bariyeri çaba ve uğraşlarla aşmak hevesidir. İş yaşamı umut kapısının her gün yüzüne açılmasıyla canlanır. Çalışmalarında umudunu besledikçe iyi sonuçlara ulaşır. Geleceğe ait kaygıların az olması üretkenliği, verimliliği artırır ve ekonomiyi canlandırır.
Yaşamın temeli olan umut, insana hayat veren yeniden başlamak duygusudur. Bu duygu doğru beslenirse insanı mutluluğa ulaştırır. Sevgi, sabır ve emek vererek aşılmayacak hiçbir engel yoktur. İyiliği, güzelliği; umut ışığını dua, sabır, çaba ve edeple beklemek insanı dingin kılar. Sonrası hem Yaradan’ı ondan razı olur, hem de kendisi huzura kavuşmuş bulunur.
Dostlukla…
Ali Akça
e-posta: aliakca2009@hotmail.com