Ne tehlikesi?
A.B.D. Rusya, Çin, İngiltere, Fransa bir olup Ülkemiz' e mi saldıracak?
Hayır, şimdilik ufukta öyle bir ihtimal gözükmüyor.
Yeni ve daha eşed bir salgına mı maruz kalacağız?
Hayır, şimdilik böyle bir ihtimal de yok.
Çok yakında, mesela önümüzdeki günlerde amansız bir kuraklık ve açlıkla mı karşı karşıya kalacağız?
Kapıda hemen böyle çok yakın bir risk de yok çok şükür!
Meteorolojik göstergeler neredeyse tüm Ülke' mizi önüne geçilmez bir kasırga ve sel afetinin beklediğini mi işaret ediyor?
Hayır. Hamd olsun böyle bir durum da yok!
Geçtiğimiz günlerde zar zor savuşturduğumuz yangın afetinden çok daha büyük ve geniş çaplısının düşman güçler tarafından organize bir şekilde Ülkemiz' in başına bela edileceğine dair istihbarat mı var?
Yahut; Jeolojik veriler tüm fay hatlarında, deprem kuşaklarında çok büyük bir depremin meydana geleceğine mi işaret ediyor?
Hayır. Hamd olsun böyle bir tehlike de yok!
Uzaydan Dünya' mıza doğru Dünya' mızın yörüngesini değiştirebilecek ölçüde büyük bir meteor hızla yaklaşıyor da, çarpması an meselesi mi?
Elhamdülillah öyle bir bilgi de yok!
PEKİ O HALDE, FARKINDA OLMAMIZ GEREKEN TEHLİKE NEDİR?
Değerli okuyucu;
Bir yazımızda "ÜLKEMİZİ BEKLEYEN TEHLİKE" Başlığı altında bir yazı kaleme almıştık. Bu yazımız da aynı konuya ilişkin bir yazı.
Bizim asıl farkında olmamız gereken tehlike; insan ve toplumumuzun dışından gelecek bir tehlike değil!
Doğrudan doğruya insanımızla ve netice itibariyle toplumumuzla ilgili bir tehlike!
İnsanımız inanç yapıları tevhit inancına uymayan, aykırı bir çok felsefi akımların saldırısı altında!
Ateizm, Deizm, Determinizm, Darwinizm, Freudizm, Durkeizm, Feminizm, Septisizm, Existansiyalizm, Rasyonalizm, Realizm, Surrealizm, Makyavelizm, Mistisizm, Faşizm, Haricilik, Batınî inançlar, Mezhepsizlik vs. Daha bilmem gün görmemiş bilmem neizmler! Bilhassa gençlerimiz arasında yayılmakta!
Özellikle sosyal medya, bu gibi akımlarla genç dimağların iğfal edilmesinde çok önemli bir rol oynuyor. Öyle anlaşılıyor ki; insanımızın inancını bulandırmaya çalışan mihraklar, sosyal medyayı amaçlarına ulaşmada çok uygun bir imkân olarak tespit etmiş ve alabildiğine kullanıyorlar!
İtikatla ilgili bu dejenerasyonun yanı sıra ahlaki dejenerasyonu da elbette ihmal etmiyorlar.
Sabır, şükür, kanaat, sevgi , saygı, tevekkül, kadere rıza, hakka rıza, samimiyet, adalet duygusu, sorumluluk duygusu, arkadaşlık, vefakârlık, edep, ehliyet, kıdem ve liyakâta saygı, yardımseverlik, empati yapma, vatanseverlik, dindarlık, çalışkanlık, temizlik, dürüstlük, ilme ve irfana saygı, Devlet' e bağlılık, ulul-emre itaat, hak ve doğru bildiğini hiç bir şeyden korkmadan cesaretle ifade etme, inanç, fikir ve ifade hürriyetine saygı, yoksulu, yetimi gözetme, komşu ve arkadaş hukukuna saygı, misafire, yolcuya hürmet, cömertlik, başka varlıklara şefkat, merhamet gibi insanı adam, insan topluluklarını Millet yapan değerler unutulmaya yüz tutmuş durumda!
Çoğu insan;
Bir makama layık ve ehil olup olmadığına; bir mal varlığını, parayı hak edip etmediğine; karşı cinsten birini kişilik olarak hak edip etmediğine bakmaksızın ne pahasına olursa olsun sahip olmaya çalışıyor!
İdealindeki kıymete ulaşmak için gayri meşru da olsa hiç bir fırsatı kaçırmak istemiyor!
DEĞERLİ OKUYUCU:
Bu durum; toplumumuzu tamamen sarmaya yüz tutmuş "SOSYAL BİR KANSERDİR"
Tehlikelerin en büyüğü ve amansızıdır! Vatanımızın düşman güçler tarafından istilaya yeltenilmesinin karşısında bu Aziz Millet tüm varlığını bu istila teşebbüsüne karşı koymak için feda eder!
Ne var ki bu sosyal kanser; son derecede sinsi, yavaş bile olsa bir zaman sonra hiç bir ilacın kâr etmeyeceği ölçüde toplumu toplum olmaktan çıkarıp, bir sürü haline getirecek olan vahim bir hastalıktır!
Maksadım felaket tellallığı değil. Kendi yakınlarımda da bu kanser hücrelerinin mevcudiyetine şahit oluyorum! Acı ama gerçek!
Değerli okuyucu;
Allah' tan dileğim; Bu mel' un hastalığın daha fazla geç kalmadan teşhis ve tedavisine bakılması konusunda ilgililerin sorumluluk üstlenmesi ve gereğini yapmalarıdır.
30 Ağustos' lar ve nice kahramanlık destanlarıyla bize emanet edilmiş bulunan bu Aziz Vatan' ımızın, bu amansız hastalıktan kurtarılması bizim aslî görevlerimizin başında gelmektedir. Bayramlarımızı kutlamak, hamasi, afaki nutuklar atmak bizi sorumluluktan kurtarmaz!
İnşaallah geç kalınmaz! Allah' a emanet olunuz. 30.08.2021
Av. Mehmet AKTAN