Nefes ile ses ruhumuzun dünyaya yankısıdır. Bunun için ruhumuz çıktığında nefesimiz de sesimiz de kesilir. Bu bağlamda esas olan nefestir, ses ise, nefesimizin boğaz tellerimiz (hançere) de beynimizden aldığı komutlara göre dalgalanarak işitilir şekle dönüşmesidir. Sesimiz, ruhumuzdan kaynaklandığı için sorumluluğumuz vardır. Yüce Allah hayat rehberimiz olan kitabı Kur'an-ı Kerim' de. "İnsan ne söylerse, yanında yazmaya hazır çok dikkatli bekleyen bir melek vardır" (Kaf, 18) buyurmaktadır.
Vücudumuzun diğer organlarının hal ve hareketleri ile ilgili olarak "dikkat çekici" böyle bir uyarı yapılmadığı halde, nefsimizden kaynaklı sesimiz ile ilgili olarak yapılan bu ikaz çok dikkat çekicidir !
Bütün organlarımız için bir "hayat enerjisi" anlamı taşıyan RUHUMUZ ise bedenimize Yüce Allah'ın emanet bıraktığı bir NURUDUR. Anlayacağımız manada hayatın kuvvet ve kudret kaynağıdır. Takdir buyurulan ömrümüz süresince bedenimizde emanet olarak kalmaktadır.
İnsanda düşünme ve düşündüğünü SES ile konuşarak anlatma (beyan) yeteneği de, ruhumuzdan kaynaklı NEFES ile gerçekleşmektedir.
Yaratıklar içinde konuşabilen tek canlı olan "insan ruhu" bu nedenle diğer canlılardaki hayat enerjisi olan ruhtan farklıdır.
Yüce Allah hayat rehberimiz olan kitabı Kur'an- Kerim'de bu hususa şöyle işaret etmektedir :
"Merhameti sonsuz olan Allah, Kur'an okumayı öğretti, insanı yarattı, ona beyanı (düşüncelerini anlatacak konuşmayı) öğretti" (Rahman, 1-4) buyurmaktadır.
İnsanın yaratılış yapısındaki hikmetler ile ilgili bu hususlara dair hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de; Yüce Allah'ın ilk insan Hz. Adem'i yaratma olayını anlatırken şöyle buyuruyor :
"Hani rabbin meleklere demişti ki; ben çamurdan bir insan yaratacağım. Ona tam şeklini verip RUHUMDAN da üflediğimde (canlanınca) hemen ona secdeye kapanın dedi de, meleklerin hepsi secde etmişler, yalnız İblis (şeytan) secde etmedi.
O, büyüklük tasladı da kafirlerden oldu" (Sad, 71-74) buyurmuştur.
Bu ayetlerden anlaşıldığı üzere; insana üflenen "ruh", Allah'ın nurundan olduğu için ilahidir (kutsaldır).
Allah baki olduğundan bu "ruh" da ölümsüzdür; eceli geldiğinde insandaki bu ruh, melekler tarafından "berzah" (Mü'minun, 100) denilen ruhlar alemine götürülür ve yeniden diriliş (ba's) vaktine kadar burada korunmaktadır.
Ayetin beyanından anlaşılan bir başka husus da; melekler secdeyi Adem'in etten-kemikten yapılı olan bedenine değil, ona can veren ve Allah'ın nurundan olan ruhuna yapmışlardır.
Ayette ruhun bedene üflenmesinden sonra canlanınca "secdenin yapılması emri" de buna işaret etmektedir.
İnsanın ruhu çıktıktan sonra fani olan bedeninin hemen kokuşup çürüyerek yokluğa yönelmesi de bunu doğrulamaktadır.
Bu durum, "beden ve ruh" olarak iki farklı yapının birleşimi ile hayat bulan insanda esas değerli olanın, cansız cesed yapısı değil; içinde canın bulunduğu ruh yapısı olduğunun "akli" bir delilidir.
Bu gerçeği ifade için İslam büyüklerimiz, beden yapımıza "can kafesi" benzetmesinde bulunmuşlardır. Bu temsile göre, ruh beden kafesi içinde bulunan bir kuş gibidir, ecel vakti geldiğinde can kafesinden çıkarak uçup gider.
Böyle kısa bir metafizik değerlendirmeden sonra insanın "nefesi ve sesi" ile ilgili şu önemli noktaya gelerek DİKKAT çekmek istiyorum:
"İnsanda nefes ve ses ruhun bir yankısı olduğu ve ruh da Allah'ın nurundan bir parça olarak ölümsüz olduğu" için; ruh taşıyan canlı insan bedeni biyolojik olarak tazelenen hücrelerle durmadan yenilenip değiştiği halde, "ruhu" eskimez, ölünceye kadar hep aynı devam eder. Nefes ve ses de ruh ile bağlantılı bir "yankı" olduğundan, BEDEN ESKİYİP DEĞİŞSE BİLE, iNSANIN SESİ VE NEFESİ HEP AYNI KALMAKTADIR.
Yalnızca sesi, insanın dini yönden yükümlülüğünün başladığı "buluğ /ergenlik" çağında değişen organik yapısının değişikliği ile veya boğazında bir fiziki rahatsızlık nedeni ile değişmektedir.
Netice olarak, insanın ruh ve beden yapısı ile ilgili ayet ve hadisler ışığında hikmetlerden oluşan bu gerçeklerde, ayette buyurulduğu gibi "Düşünen toplumlar için ibretler vardır" (Zümer, 42).
Düşünenler bu ibretlerden alacağı işarerlerle gerçelere ulaşacaktır !
05.05.2022
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü