O Boğaziçili başörtülü kızın videosunu gördüm göreli kendi kendime “gelme bu tuzağa, belli ki özenle hazırlanmış bir video, yoksa bir başörtülü kız bir yandan ‘28 Şubat söylemleri falan, çok bilmiyorum ben’ derken bir yandan da LGBT üzerinden özgürlük savunuculuğu yapar mı? Bunun anası-babası anlatmıştır elbet” diyorum demesine ama yine de dayanamadım işte. Yazmak zorunda hissettim kendimi.
Sonradan da şunu düşündüm doğal olarak. Anası-babası ne kadar anlatırsa anlatsın 28 Şubat’ta ne olduğunu anlamamış olabilir kızcağız. Anlamamış olabilir, çünkü hâkim kültür endüstrisinin pazarladığı “duyarlılıklara” dâhil değil 28 Şubat.
Hâkim kültür endüstrisi deyip geçmemek gerekir. Çocuklarımızın hangi alanlarda duyarlılık geliştirip hangi alanlara duyarsız kalacağını belirleyen mekanizmanın ta kendisidir “hâkim kültür endüstrisi.”
Sık sık “çocuklarımıza 28 Şubat’ın ne olduğunu anlatamadık”, “gençler eski Türkiye’nin nasıl bir yer olduğunu bilmiyorlar” diye sızlanan insanlar görüyor ve onlara şöyle seslenmek istiyorum: Kültür endüstrisinin ne menem bir şey olduğuna kafa yormadın. Kültürel üretimin nasıl olması gerektiğini planlamadın. “İçerik yönetimi”, “söylem üstünlüğü”, “mesaj kanalları” gibi kavramların ne anlama geldiğine zahmet edip bakmadın bile. Şimdi sızlanmanın, “gençlerimize meselelerimizi anlatamadık” demenin âlemi nedir?