İKTİSAT ilmi hayatın en dinamik bir YASASINI ihtiva ediyor ki
“Hayatın idamesi Neslin devamı ve de İdeolojik yapıya uyma” yasası tüm sosyolojik topluluklarını nesillerden nesillere doğumlardan ölümlere kadar sarıp sarmalayarak sağlıklı bir yaşam tarzı kurup kuramadıklarını refah toplumu ve medeni bir toplum olup olamadıklarını hiç istisna yapmadan TEST etmeye devam etmektedir.
İktisat ilmi özetle “İSTİHSAL İNKISAM ve de İSTİHLAK” olarak tarif edilirken günümüzde temel dinamikleri itibariyle “DOGA-tabiat EMEK SERMAYE ve MÜTEŞEBBİS” olarak tanımlanmaktadır.
Esas itibariyle İKTİSADI işlevsel hale getiren temel dinamikler SERMAYE müteşebbis ve emek bir araya geldiğinde konusu olan projeye odaklanıp KAYNAĞI hammadde yarı mamul ya da mamul madde teşkil ederken sermayeyi TASARRUFLAR krediler ve de teşvikler oluştururken emeği de vasıflı işçiler ordusu ile istihdam olunmaktadır.
Sağlıklı bir EKONOMİ
Yeterli öz “yerli ve milli” sermaye ile yatırım yapabilen ülkenin iç pazarlarında kendi nüfusunun İHTİYAÇLARINI karşıladıktan ve de yeterli stoklarını da oluşturduktan sonra bakiye ürettiklerini de dış pazarlara tüm lojistik kanallarını kullanarak satabilme kabiliyetine kavuşması demektir.
SORULAR ve SORUNLAR
-
GELİŞMİŞ ülke AZ GELİŞMİŞ ülke ve de GERİ KALMIŞ ülke ne demektir?
Günümüz koşullarını dikkate aldığımızda GSMH yüksek olup fert başına düşen ortalama Milli geliri 20.000 doların üzerindeki toplumlar GELİŞMİŞ ve REFAH toplumu olarak tarif edilmektedir. Az gelişmiş ülkeler ise GSMH orta düzeyde olup fert başına düşen ortalama milli geliri 10.000 dolar civarında olan ülkeler olup geri kalmış ülkeler ise GSMH düşük düzeyde olup fert başına düşen milli geliri 5.000 dolar ın altında kalmış ülkeler olarak tarif edilmektedir.
Böylesi bir ölçeklendirme sadece GELİR düzeyi olarak tasnif edilmiştir.
Ancak böylesi bir tasnif yeterli ve kapsamlı bir tasnif oluşturmamaktadır.
Çünkü GÜVENLİĞİ ni kendi yerli ve milli kaynakları ile sağlayamayan başka yabancı ülkelerin lütuf ve yardımlarına bağımlı kılan GIDA üretim ve stokları kendine yeter olmayan ülkeler fert başına düşen milli geliri orta olsa da yüksek limitlerde olsa da GELİŞMİŞ ve REFAH toplumu olması anlamına gelmemektedir.
GÜVENLİK ENERJİ ve GIDA üretim stokları sağlam ve sağlıklı olmayan bir ülke
Tüm kaynakları ve insan potansiyeli itibariyle RİSK altında demektir ki tarih sayfaları ve günümüz soğuk ve sıcak HARPLERİ dikkate alındıklarında nice REFAH toplulukları daha az refah içinde olan ancak çok güçlü bir ASABİYE ile ve çok güçlü GÜVENLİK araç ve gereçleri ile yıkılarak tarihin etnografik kalıntıları arasında yerini alabilmişlerdir.
Dememiz odur ki sadece bilgi ve teknoloji üretimi yaparak zenginleşip ve yüksek tüketim imkanı ile refah toplumu olmak yetmiyor bunun üzerine GIDA SAĞLIK ENERJİ ve de ülke GÜVENLİĞİNİ de kendi yerli ve milli imkanları ile yeterli düzeyde sağlama şartı toplumun güvenliği nesillerin geleceği için olmazsa olmaz şartı oluşturmaktadır.
-
REEL ve SPEKÜLATİF ekonomi ne demektir?
REEL ekonomi adı üstünde GIDA da ENERJİ de TEKNOLOJİ de ve GÜVENLİK araç ve gereçlerinde ÜLKENİN yeterli ve gerekli ihtiyaçlarının karşılandığı elle tutulur ve de gözle görülür STOKLARI da yeterli olan bir ekonomi REEL ekonomidir.
SPEKÜLATİF ekonomi ise sadece “Faiz döviz ve borsa “ şeytan üçgeni içine hapsedilmiş
FAİZ hadleri ile hem düşük gelirlilerinin sömürüldüğü ve hem de zenginlerin bilançolarını şişirdiği DÖVİZ kurları ile yabancı ülkelerin paralarına mahkum edildiği ve de BORSA oyunları ile gelip giden SICAK para ile med ve cezir oyunlarına peşkeş çekilen bir ekonomi de adı üstünde SPEKÜLATİF ekonomidir.
-
İTHALAT İHRACAT ve CARİ AÇIK ne demektir?
Bir ülkenin DIŞARDAN döviz karşılığında aldığı her MAL “ bilgi teknoloji gıda enerji ve de savunma araç ve gereçleri başta olmak şartı ile tüm LÜKS tüketim girdileri” İTHALAT kalemlerini teşkil etmektedir ki ÜRETMEDEN sadece TÜKETİME yönelmiş olan böylesi bir ÜLKE ithalata bağımlı sadece PAZAR konumunda olan bir ülke demektir.
Başka bir ülke ise sürekli ve sağlıklı bir standartlarla ÜREYEN ve de ÜRETEN ancak yeterli ve gerekli ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bakiye olan ÜRETİMLERİNİ yeni ve alternatif PAZARLARA satarak DÖVİZ geliri sağlayan GSMH sı ve ortalama gelir düzeyi yüksek REFAH ve GÜVENLİK standartlarını yakalamış ülke de İHRACAT ülkesi demektir ki
CARİ açığı olmayan tam tersine CARİ fazlası ile SERMAYE artıran ekonomisi bağımlı olmayan ve de DENK bütçe imkanlarını yakalamış hayat standartlarını da yükseltmiş MAMUR bir ülkedir.
-
MAKRO ve MİKRO ekonomi ne demektir?
MAKRO ekonomi ekonomik büyüklükleri itibariyle “YATIRIM ve ÜRETİM kapasitesi ile ihracat ve de ithalat kalemleri ile İSTİHDAMI ile SERMAYESİ ile” büyük ölçekli ekonomik verilere sahip ülke demektir ki elbette ki yatırım ve üretim kapasitesi ihracat ve ithalat kalemleri ve de istihdam limitleri ile ne kadar küçük orta ve yüksek sermayeli ŞİRKET kendi alanlarında üretim yapmaktadır sorularının cevabı MAKRO ölçekler bir ülkenin toplam kümülatif ekonomik gücünü ifade edebilir.
Ancak MİKRO ekonomik açılardan da ülke ekonomisine baktığımızda
Ne kadar işsizlik var ne kadar asgari ücret standartları düşük istihdam var ne kadar işçi memur ve de ssk lı emekli maaşları na bağımlı işsizler ordusu var gibi soruların yanında asıl sorulması gerekli olan ana SORU ne kadar AİLE ölçeğinde ÜRETİM kervanına katılmış ya da ÜRETİMDEN kopartılmış bir nüfus potansiyeli var. Asıl mesele bu sorunun cevabı MİKRO ekonomik verilerin cevabı olacaktır.
Dememiz odur ki başta KOBİLERİMİZ olmak üzere
Ülkenin tüm ÜRETİM kesimleri ESNAF ve ZENAAT erbabı yanında
Kırsal alanlarda yaşayan TARIM ve HAYVANCILIĞIN yanında ORMAN üretim işletmelerini de dikkate alarak HAYAT TARZLARI itibariyle ÜRETİME odaklanmış ne kadar AİLE ÖLÇEĞİNDE üretim işletmeleri var bu işletmeler ülke nüfusunun ne kadarını teşkil etmektedir bu ana soruların cevabı MİKRO ekonominin ne olup olmadığını ortaya koymaktadır.
Netice olarak gelişmiş ülkelere baktığımızda nüfusunun yüzde 10 ile yüzde 20 arası bir nüfus tarım ve hayvancılık alanında ve de ileri teknoloji ile büyük aile işletmeleri yanında küçük aile işletmelerinden oluştuğu görülmektedir.
BİZ de ise: KIRSAL kesimden büyük şehirlere konturolsuz bir şekilde nüfus GÖÇÜ akımı hali hazırda devam etmekte olup kırsal alanlarda AİLE ölçeğinde üretime odaklanmış kesimler topraklarından koparak hızla şehirlerin varoşlarında işsiz kütleleri oluştururken asgari ücrete mahkum edilmiş yığınları da teşkil etmektedir. Bu nedenle kapsamlı bir TARIM politikasına ihtiyaç vardır.
Son çeyrek asrın modası olan “Büyük şehir yasası” ile nüfusun ve de ülke coğrafyasının yarısından fazlası bir toprak ve nüfus potansiyeli ÜRETİME odaklanmış AİLE ölçeğindeki kesimler kendilerini zorunlu olarak tasfiye etmek zorunda kalmışlardır. Çünkü bu yasa ile KÖYLERİMİZ mahalle statüsüne indirgenerek tarım ve hayvancılık alanları ÜRETİMDEM kopartılmışlardır.
SONUÇ olarak
Enflasyon nedir deflasyon nedir devalüasyon nedir zamlar nedir emisyon nedir kur nedir rekabetçi kur nedir kambiyo rejimi nedir sıkı para politikası nedir suvap nedir tefe tüfe nedir teşvikler sübvanseler bağışlar nedir BÜTÇE nedir konsolide bütçe nedir denk bütçe nedir ve nihayet İTHAL İKAME ekonomi nedir karma ekonomi nedir gibi sorular sorulabilir ancak biz bu kavramların arasından SIKI para politikası ile DENK BÜTÇE ne demektir bu sorularının cevabını aramaya çalışalım.
Sıkı para politikası:
Emisyon yapma “para basma” gerekli parayı bulmak için yüksek FAİZ politikası uygula demektir ki böylelikle hem KURU baskılamış oluruz ve hem de TÜKETİM talebi kısıtlanmış olur.
-
Yeni girişimciler KREDİ hadlerinin yüksekliğinden dolayı teşebbüslerinden vaz geçecekler
-
Sermaye baronları “Taşaron MONTAJ sanayicileri” ise
Yüksek faiz ile hem BÜTÇEYİ finanse edecekler bilançolarını KARLA şişirecek üstüne üstlük “hem yüksek faiz ile kasalarını şişirenler hem de çektikleri KREDİ karşılığında ödedikleri FAİZ meblağını bilançolarında GİDER olarak göstererek DEVLETE olan VERGİ oranlarını da sıfıra yakın biçimlerde düşürecekler ayrıca kurdukları sözüm ona sosyal VAKIFLAR kanalı ile VERGİ kaçırmakta ustalaşmış olacaklar demektir”.
-
Yüksek FAİZ
Tüm üretim maliyetlerine yansıtılarak TEFE ve TÜFE oranları yükseltilecek ENFLASYON canavarı HÜKÜMET ve MİLLETİN sırtından sömürü yapmaya devam edecek DAR gelirliler emekliler inim inim inleyecek YATIRAMLAR duracak İSTİHDAM azalacak işsizler çoğalacak ÜRETİM azalacak İHRACAT azalacak ve de baskılanan düşük KUR fiyatları üzerinden İTHALAT çıldıracak ve de ülke karlı ve kene li parazitli sülüklü kanlı PAZAR alanı olarak TÜKETİM ülkesi olacaktır.
DENK bütçe: Gelirleri ile giderleri birbirini karşılayan bütçe demektir ki böylesi bir bütçe asla ENFLASYON üretmez çünkü FAİZ gideri yoktur yani İÇ ve DIŞ piyasadan BORÇLANMA yapmayan ayağını yorganına göre uzatarak YATIRIMLARINI öz bütçesine göre yapan GİDERLERİNİ öz bütçesinden karşılayan bütçe demektir ki gelişmiş ülkelerin hemen hepsi böylesi bir bütçeyi öncelemektedirler.
Konsolide bütçe ya da AÇIK bütçe: Gelirleri GİDERLERİNİ ve de YATIRIMLARINI kendi öz kaynakları ile karşılamayan bütçe demektir ki böylesi bir bütçe AÇIKLARINI iç ve dış para piyasalarından BORÇLANMA yaparak karşılığında ise FAİZ ödeyerek bu faiz yükünü de piyasaya ZAMLAR şeklinde yansıtarak sürekli bir biçimde ENFLASYON canavarını besleyip büyüten bütçe demektir ki böylesi bir bütçe “borcu borçlanma yaparak karşılayan” bir SÖMÜRÜ bütçesi demektir.
Salam ve dua ile
Şazeli Çügen