İsveç yönetimi uygulamaları ile tamamen ırkçı bir politika izler. İsveç devleti, 1935 ile 1975 yılları arasında üstün bir İsveç ırkı yaratma politikası izledi.
Samiler’i adeta yok etmek istedi. Yukarıda da anlatmıştım. Onların kadınlarını kısırlaştırdı.63 Sami kadınının kısırlaştırıldığı kayıtlara geçmiştir. Samiler, yerlerinden sürgün edildiler. Daha kuzeye mesela ..Şimdi hem İsveç’te hem de dış dünyada “Samiler “diye anılan bir azınlığın olduğu pek duyulmaz. İsveç, bunu “Laponlar” olarak değiştirdi. Laponlar dendiği zaman ayrı, apayrı bir azınlık kimliğinden bahsedilir. Laponların eski Samiler olduğunu da pek kimse bilmez. Aslında Laponlar denen azınlık, Samiler ’dir. İsveç’te Samiler diye bir azınlık olduğunu İsveç yönetimi duyurmak İstemez.
Samilerin kuzeydeki küçük kolonilerine gidenler, onların Ural-Altay dilini konuştuğunu, bunun da Türkçeye, Macarca’ya ve Fince’ye çok benzediğini söylerler .Hatta, elişlerinin Orta Asya havası verdiğini de söylerler. Bugün İsveç’te Samiler, adeta sindirilmiş bir vaziyettedir.
İsveç yetkilileri, bu konuda çık hassastırlar. Kendi üstün ırklarından başkasının gündeme gelmesini, kendilerinin de bu azınlıklara karşı farklı ve baskıcı bir politika uyguladıklarını duyurmak istemezler.
Yıllar önce TRT’ye programlar yapan Banu Avar, İsveç’te Samiler ile ilgili bir proğram yapmıştı. İsveç hükümeti hemen devreye girdi. Proğram, ya yayınlanmadı , ya da kuşa çevrildi. Adamlar bu kadar önem verirler bu konulara ..
Malumlarıdır ki, İsveç ve Finlandiya’nın iki hafta boyu gündemde olması NATO üyelikleri sebebiyle idi. Türkiye hariciyesi de onların yani bu iki ülkenin PKK’ya destek vermesi sebebiyle üyeliklerine itirazı olduğunu belirtmişti. Konu böyle başlamıştı.
Yazımın 1.bölümü yayınlandıktan sonra, İsveç ve Finlandiya; PKK destekçiliğinden vazgeçtiklerini açıklayınca; Türkiye de bu iki ülkenin NATO üyeliklerine onay verdi. Bir mutabakat yapıldı. Onlar, o mutabakatta PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabul ettiler . Hata elindeki PKK’lıları vereceklerine söz verdiler. Bundan sonra teröre destek olmayacaklarını da açıkladılar. Sanki Türkiye ikna oldu.Ve bu iki ülkenin NATO üyeliği de onanmış oldu.
Tabi, verilen sözlerin ne kadar tutulacağı belli değil. İsveç ile Finlandiya’nın el altından gene Türkiye aleyhine bir tavır içinde olup olmayacaklarını zaman gösterecek.
Bu konular TV’lerde tartışılırken, bir konuşmacı; “Finlandiya başbakanının mutabakat imzalanması sonrasındaki tavrı , suratının aldığı şekil,( bunun hesabını ben sizden sorarım) şeklinde idi” dedi.Tabii, insanların niyetleri bazen yüz ifadelerinden, jest ve mimiklerinden okunabilir. Zamana bakacağız..
Ama İsveç’in mutabakata kadar yaptıkları tarihi dostluğa sağmadı. Biz Demirbaş Şarl’ı zamanında koruduk. O’nu Rusya’ya karşı koruduk. Demirbaş Şarl’ı korumak İsveç’i korumaktır. Onların bize minnet borcu vardır. Geçmişin hatırına İsveç, Türkiye’ye terör konusunda farklı bakmalı idi. Hem de bütün dünyanın lanetlediği bir terör karşısında niçin terör destekçisi olsunlar? Dostluk bir yana, terör konusunda bütün dünya gibi düşünmeli idiler. İsveç tarihe bağlı kalmalıydı. Ama 3 asır sonra tarih tekerrür etti. İsveç Kralı’nı Rusya korkusundan nasıl kurtarmışsak, şimdi de NATO çatısı ile İsveç’i Rusya korkusundan gene biz kurtaracağız..
Not: Tüm okurlarımın Kurban Bayramlarını tebrik eder, daha nice bayramlar görmenizi dilerim.