Çarşamba, 10 Mart 1999. “Benim mescidimde bir namaz geçirmeden kırk vakit namaz kılan kimse için cehennem ateşinden ve nifaktan kurtuluş beraatı yazılır.” (Hadis) Peki ama bir iki gündür yazdıklarımızın Hacla alakası ne? Bu yazılanlar Haccın hükümleri, rükünleriyle ilgili şeyler değil...
Doğru... Zaten biz Mekke’de değil Medine’deyiz. Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen çeşitli Hac organizasyonları mevcut... Bir aylık, on beş günlük vs. Biz bir aylık organizasyonu tercih edenlerdeniz ve her halükarda Hacılar veya Hacı adayları Medine-i Münevvere’yi ziyaret ederler.
Dünyada özel olarak ziyaret edilecek üç şehir ve üç yer vardır. Mekke’de Kabe- i Muazzama, Medine’de Ravza-i Mutahhare, Kudüs’te Mescid-i Aksa. Bunların dışındakiler gelip geçerken de ziyaret edilebilecek yerlerdir.
Peygamber efendimizin mübarek kabirleri Medine’dedir. Mescitleri de Medine’dedir... Hatırlamalı ki burası yalnız mescit değildir. Sıradan bir mekân da değildir. Burası her şeyden önce Peygamberimizin evi ve mescididir. Hatta her şeydir. Karargâhıdır, komuta merkezidir, yönetim merkezidir, mektebidir, eğitim-öğretim merkezidir. Buraya talebe olarak giren (Sofa ashabı) muallim olarak çıkardı. İbadet, dua, şükür, tefekkür, muhabbet, sevgi, saygı yeridir. Ashab-ı Kiram’ın büyük bir çoğunluğu Medine’de medfundur. Müşriklerin yaptığı saldırı yerleri Bedir, Uhud ve Hendek Medine’dedir. Bütün bunlarla Medine şereflenmiştir. Övülmüş bir yerdir. Burada namaz kılmanın fazileti başkadır.
İşte biz bu sebeple Medine-i Münevvere’deyiz. Organizasyonun ikinci bölümünde kısmet olursa Mekke’de olacağız.
Buhari’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şu müjdeyi vermiştir: “Benim şu (Medine’deki) mescidimde kılınan bir namaz (Mekke’deki) Mescid-i Haram hariç başka mescitlerde kılman bin vakit namazdan hayırlıdır”.
Bu konuda başka bir hadis-i şerif de şöyledir: “Benim mescidimde bir namaz geçirmeden kırk vakit namaz kılan kimse için cehennem ateşinden ve nifaktan kurtuluş beraatı yazılır.’(Hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberânî rivayet etmişlerdir.) Bu sebeple Medine’de en az sekiz gün kalınır ve kırk vakit namaz kılınır. Ayrıca sevgili peygamberimizden şu hadisler rivayet edilmiştir: “Kim sevap kazanmak niyetiyle beni Medine’de ziyaret ederse o benim komşum olur. Kıyamet günü de ona şefaat ederim.” “Kim beni vefatımdan sonra ziyaret ederse, o beni hayatta iken ziyaret etmiş gibidir.”
Hac ibadetini yerine getirmek maksadıyla mukaddes topraklara adım atan her Müslüman’ın ister Hac’dan önce ister Hac’dan sonra Medine’yi ziyaret etmesinin sebebi budur. Ve Mescid-i Nebevi’de iki rekat “Tahiyyetü’l Mescid” namazı kılmak her Müslüman’ın samimi arzusudur.
Bu namazın, Peygamberimizin kabri ile minberi arasında kalan ve Ravza-i Mutahhare (tertemiz bahçe) olarak kabul edilen yerde kılınması gelenek halini almıştır. Burası, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Sevgili Peygamberimiz namazlarını çoğu zaman burada kılarlarmış. Buranın fazileti hakkında şöyle buyurmuşlardır: “Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Hadisi Buhari rivayet etmiştir.)
Bu kadar müjdeden sonra hangi Müslüman Medine’yi ziyaret etmek istemez ki! Kim Ravza-i Mutahhare’de namaz kılmak istemez ki! “Cennet bahçelerinden bir bahçeyi” görmek istemeyen bir Müslüman düşünülebilir mi? Elbette düşünülemez ve elbette Ravza-i Mutahhare’yi her Müslüman ziyaret etmek ister.
Biz de işte öyle yapmaya çalışıyoruz. Ama Mescid-i Nebevi tarih boyunca birkaç defa genişletilmiş ve bu günkü haliyle kocaman bir cami halini almış. Ancak tarihe ait pek çok iz ve eser, malum zihniyet sebebiyle yok edilmiştir. Ravza-i Mutahhare caminin tam olarak neresinde, ne tarafında? Henüz bunu tespit edemedik.
Nihayet öğle namazını müteakiben araştıra soruştura Ravza-i Mutahhare’nin yerini öğreniyoruz. Kıbleye doğru yöneldiğimizde caminin kuzeydoğu kısmında yer alıyor.
Ravza-i Mutahhare’ye doğru kalabalığın içinden süzülüyoruz. Çok güçlükle ilerliyoruz. Kalplerimiz heyecandan küt küt atıyor. Hangi mümin heyecanlanmaz ki! Ayak iziniz Peygamberin ayak izine karışacak. Peygamberim buralarda dolaşmış, buralarda çileler çekmiş, sabırla çalışmış, iman, ümit ve azimle zafere koşmuş.
Aman Ya Rabbi! O da ne! O ne dehşetli izdiham! Gözümüze uzaktan itişip kakışma gibi hoş olmayan manzaralar da geliyor. Bu izdihamda sevgili peygamberimizin “cennet bahçesi” olarak tarif ettiği yere girmemiz huşu içinde iki rekât namaz kılmamız mümkün olabilecek mi?
Bir baktık, bu izdihamda pek mümkün gözükmüyor. İtişip kakışmakta yakışık almaz. Öyleyse ne yapacağız? En uygun zamanı seçeceğiz. Öyle yapmaya karar vererek ve şimdilik diğer vazifelerimizi yapmaya gayret ederek günümüzü tamamlayıp otel evlerimize dönüyoruz. Oda arkadaşlarımızla günün yorumunu yaptıktan sonra gece saat 02:00’de kalkıp mescide gitmek üzere uyumaya çalışıyoruz. Esasen yarın (11 Mart) Öğlen namazı vaktine kadar Uhud şehitlerini, Kuba Mescidi’ni, İki Kıbleli Mescid’i ve Hendek Savaşı’nın geçtiği Yedi Mescit’leri ziyaret edeceğiz.
Değerli Okurlarım ve Muhterim Türk Milletinin Kurban Bayramını kutlar ve hayırlara vesile olmasını dilerim.