CUMHURBAŞKANLIĞIYLA İLGİLİ
BASINDA YAYINLANAN YAZILAR-AÇIK MEKTUPLAR
VE İLETİŞİM BAŞKANLIĞI

Değerli okuyucu: Bildiğiniz gibi “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı” adı altında Cumhurbaşkanlığı’ na bağlı bir kurum var.

Bu kurum son derecede önemli vazifelerle görevli, Devlet İdaresi’ nde olmazsa olmaz bir kurum. Böyle bir kurumun ihdas edilmiş olması çok iyi düşünülmüş son derecede yerinde ve isabetli.

Cumhurbaşkanı’ nın her konuda derinlemesine bilgi sahibi olması elbette mümkün değil. Ne var ki Cumhurbaşkanı her konuda kararlar vermek durumunda. Böyle olunca, karar öncesinde Cumhurbaşkanı’ na bilgi takviyesinde bulunacak kişi ve kurumlara ihtiyaç duyulması kaçınılmaz bir durum.

Din’ imizde: Her işte olduğu gibi devlet işlerinde de istişare edilmesi emrolunuyor.

Denilebilir ki; Cumhurbaşkanımızın oldukça geniş bir danışman çevresi var. Bu eksiklik bu şekilde doldurulmuştur.

Değerli okuyucu;

Danışmanlık aslında bir memuriyet değildir, olmamalıdır. Ne var ki şimdi danışmanlık bir memuriyet gibi algılanıp böyle bir statüye oturtulmuş.

Cumhurbaşkanımız’ ın öyle bazı bazı davranışları var ki; insan diyor ki, Sn. Cumhurbaşkanımız’ ın hiç danışmanı yok mu ki, bu şekilde davranıyor. Buna bir örnek vermek istiyorum.

Cumhurbaşkanımız’ ın Rize ziyaretinde vatandaşlara bez torbalar içinde çay dağıtması anlayabileceğimiz, içimize sindirebileceğimiz bir davranış mıdır?

Bu eylemin ne gibi bir lüzumu yahut ne gibi bir faydası olmuştur?

Bu konuyla ilgili olarak sadece bu örnekle yetinmek istiyorum. Aslında, faydalı ya da lüzumlu olmadığı gibi, siyaseten, hukuken, sosyal ve ekonomik olarak lüzumlu ve faydalı olmadığı gibi zararlı davranışları da olmuştur. Bunlarla ilgili olarak yeri geldiğinde bu köşede açık mektuplar yazarak acizane yol göstermeye çalıştığımız olmuştur.

Avrupa’ da eskilerde bir terzi öyle meşhur olmuş ki, “Bu terzi görünmez elbise yapıyor!” diye şayia bile yayılmış. Bu şayialar Kral’ ın kulağına da gitmiş, Kral da bana bir görünmez elbise yapsın diye Terzi’ yi saraya getirtmiş. Terzi de artık (Nasrettin Hoca’ nın eşeğe okuma yazma öğretme hikayesindeki gibi) Kral’ a benim böyle bir marifetim yok dememiş ya da diyememiş olacak ki, Kral’ a görünmez bir elbise yapmış.

Bir törende Kral’ a görünmez elbiseyi şaşaalı bir merasimle giydirmişler. Kral tören yerine giderken, hiçbir kimse Kral’ ın aslında çıplak olduğunu söylememiş. Ama bir çocuk büyük bir hayret için: “Kral çıplak, Kral çıplak” diye haykırmış.

Elbette o zamanda da Kral’ ın danışmanları, müşavirleri, müsteşarları, vezirleri mevcuttur.

Ancak Kral, bu çocuğun haykırışıyla çıplak olduğunun farkına varabilmiş.

Değerli okuyucu; bu kardeşiniz, “anahaberyorum gazetesi portalında” yazmaya başlamadan iki yıl kadar önce Sn. Cumhurbaşkanımız’ a bazı konulardaki hukuksuzluklarla ilgili bir mektup yazdım ve 8-10 kanaldan ulaştırmaya çalıştım ancak, kendisine hiçbir surette ulaştıramadım. Ulaştığına ilişkin hiçbir işaret görmedim. Bu nedenle sözünü ettiğim mektubumu “15 TEMMUZ VE SN. CUMHURBAŞKANI’ MA AÇIK MEKTUP” başlığıyla 15.07.2020 tarihinde bu köşede 2. makalem olarak yazdım.

Ne yazık ki, bu açık mektupla ilgili de hiçbir dönüş olmadı.

Sonrasında da AK Parti’ nin genel siyasetine uygun düşmediği için oy kaybına sebep olan konularla ilgili yazılarım oldu. Ancak hiç birisinden bir geri dönüş olmadı. Hiç birisinin okunduğuna dair bir emare ya da işaret görmedim.

ÖZETLE: görevli Cumhurbaşkanlığı danışmanları kendilerini devlet memuru pozisyonunda görüp, bir faaliyette bulunmak için amirden emir bekleyebilirler. Ya da kadrolu maaşlı danışmanlık statüsü danışmanlık kavramına uygun değildir. Haşa kimseyi itham etmek istemiyorum ama, insanlar, danışmanı olduğu kişinin nefsine hoş gelmeyecek konuları dile getirmekten sakınabilirler. Bu nedenle de Cumhurbaşkanı’ mıza beklenen faydayı sağlayamayabilirler. Bu nedenle kadrolu, maaşlı danışmanlar yanında ve belki de onlardan da önce sırf Allah rızası için hak bildiğini söyleyebilecek pozisyonda olan, mektupla, sosyal medyayla, köşe yazısıyla ya da başka surette ulaşarak görüşlerini bildirmeye gayret edenlerin seslerine kulak vermek son derecede önemli olsa gerek. Çünkü bu durumda olanların ne kaybedecek bir koltuğu ve ne de maaşı vardır.   

Ancak iletişim başkanlığı’ nın hiç olmazsa devlet idaresiyle ilgili basında çıkan yazı ya da açık mektupları inceleyip, faydası olacak olanlardan Sn. Cumhurbaşkanımız’ ı haberdar etmeleri vazifeleri arasında değil midir? Resmi danışmanlık hizmeti sunan zevat dışındaki uyarma ve yol göstermeden başka bir derdi olmayanlarla Sn. Cumhurbaşkanımız arasına yine resmi danışmanların girerek, ulaştırılmaya layık bulunanların yine bu statüdeki danışmanlarca belirlenmesi usulü maksada uygun bir usul değildir. Elemenin resmi danışmanlarca yapılması yine araya koltuk ve maaş kaybı endişelerini beraberinde getirir.

Faydalı bilginin illa devlet ricalinden sadır olması şart mıdır? Eğer öyle idiyse, Sn. Cumhurbaşkanımız’ a Rize çay dağıtma faydalı (!) fikrine hiçbir danışmanın karşı çıkmamış olması nasıl izah edilebilir?

Onca devlet erkanı varken Kral’ ın çıplak olduğunu Kral’ a hatırlatanın bir çocuk olması bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor mu?

Sayın İletişim Başkanlığı görevlileri, sayın Cumhurbaşkanlığı danışmanları;

Görevlerinizi yerine getirme konusundaki aksaklık ve eksiklikler kapasite noksanlığından olabilir. Bu sebeple sizi kimse suçlayamaz.

Ancak; Aziz Milletimiz’ in içinde yüzlerce, binlerce aksakallıların, Ak Şemseddin’ ler’ in olduğunu asla hatırınızdan çıkarmayın!

Ve onların sesine bari kulak veriniz! Devlet size bu görevinizi yerine getirin diye maaş ve ödenek veriyor! Bunu unutmayın! Kazancınızı helal ettirmenin başka yolu yok!

Sizin önemsiz addettiğiniz bir fikir gerçek bir iyiliği, güzelliği ve kurtuluşu işaret ediyor olabilir. Böyle bir fikri önemsiz görerek muhatabına ulaştırmamanız size tarihi bir sorumluluk ve vebal yükler. Aziz Milletimiz için bir büyük şans olan Sn. Cumhurbaşkanımız’ ın istişare konusunda yalnız bırakılarak bu fırsatın heba edilmesi Allah indinde ve tarih önünde çok büyük vebali gerektirir.

Sn. Cumhurbaşkanımız’ a hakkıyla ve layıkıyla danışmanlık hizmeti verilmemesi yüzünden Devlet ve Millet’ çe uğradığımız ve uğrayacağımız zararları elbette Allah bilir. Biz de farkında olarak veya olmayarak payımıza düşeni alıyoruz.

Allah tüm Milletimize, amirinden memuruna; işçisinden köylüsüne, esnafından tüccarına; iş adamından, ilim adamına; san’ atçısından zanaatkarına yüksek seviyede bir Allah korkusu, sorumluluk duygusu, ahlak, vazife şuuru ve gayret nasip etsin İNŞAALLAH.

Allah’ a emanet olunuz. 16.07.2022

Av. Mehmet AKTAN