Günümüzde evlilerin boşanması, eskilerin "vaka-i adiye" dedikleri sıradan olaylar haline geldi. Bakıyorsunuz bugün şatafatlı salonlarda şaşaalı düğünlerle büyük masraflar yaparak evlenenler, yarın (birkaç ay veya bir-iki yıl sonra) ayrılmışlar.

"Evlilik" gibi ciddi bir konunun "çocuk oyuncağı" haline getirilmesi, toplumun temelini teşkil eden "aile hayatının" temelden sarsıldığını gösteriyor.

Heyelanlı kaygan zeminin durumunu hesaba katmadan buraya bina inşa edenler, büyük emekler çekerek ve masraflara girerek yaptıkları binanın kısa zamanda çatlayıp patlayarak içinde "oturulamaz" hale geldiğini görürler.

Evlilik ile kurulan yuva,  "şıpsevdi" bir aşk ile kurulup sonra da "olmadı, elektrik alamadım…" diyerek bozulacak, çadırdan bir ÇARDAK değildir.

Evlenecek eşler önce bunu bilmelidir. Bu hayat dersi önce ailelerde anne-babalar tarafından ve okullarda öğretmenler tarafından genç adaylara verilmelidir.

"Maalesef" üniversitelerimiz dahil liselerde, yazılı ve görüntülü medyamızda evliliğin "cinsel ilişki" yönü kadar bu konulara önem verilmiyor.

Gençlerimiz de "delikanlı" dediğimiz gençlik çılgınlığı ile bunu düşünemiyorlar. Anne- babaları da söz geçiremediklerinden, "devir değişti" diyerek gençleri kendi haline bırakıyorlar.

Sonuçta bu ihmalin cezasını hep birlikte çekiyorlar.

Evlilik bir macera değil, hayatın en "kritik ve kırılgan" safhasıdır.

Cezasını hayatımızda ömür boyu çekeceğimiz hatalar, gençlikte yaptıklarımızdır. Çünkü gençlik "gelecek" demektir. Hayatın olgunluk ve ihtiyarlık olarak bütün evreleri bu dönemde şekillenir. Gençliğinde belli bir şekil almamış bir hayatın yamukluğu ömür boyu düzeltilemez. Enerjisini bitmeyecek sanan gençler, geleceği düşünmedikleri için (iş işten geçtikten sonra)  pişmanlıklarına doymazlar.

Okul dönemini bir istikbal hedeflemeden "hevailik" ile; gençlik enerjisini "heves ve arzularını tatmin" peşinde geçirenler, "başarı ve mutluluk" için artık GEÇ kalmışlardır. Dönüşü olmayan bu gidişatta yollarını değiştirseler bile artık hedefe ulaşamazlar.

Bu konuda derim ki, evlendikten bir müddet sonra boşanmayı düşünenler,hele bir-iki  de çocukları varsa onlar için de defalarca düşünmelidir. Herşey gibi yuvayı da bozmak kolay ama kurmak zordur. Boşandıktan sonra kaderde, "boşlukta kalmak" da vardır. Mutlu olmak için ikinci bir evliliğin de garantisi yoktur. Evlense bile "acaba niye boşandı ?.." sorusunun gerçek cevabı, her iki taraf için de hayatlarının  sonuna kadar  zihinlerini meşgul edecektir. Daha da kötüsü, en ufak bir tartışmada, "zaten anlayışlı bir eş olsaydın boşanmaz, geçimine bakardın!.." şeklinde karşılık bulacaktır.

Bu nedenlerle,  evlenmeye düşünmeden karar verilmediği gibi, boşanmaya da düşünmeden karar verilmez.

Düşmeden düşünelim !

30.07 2022