Türkiye’deki son gelişmeler gösteriyor ki, seçimler yaklaştıkça mevcut dengeler ve ittifaklarda beklenmedik değişimler yaşanacak.

Siyasetin düşündüğümüzden daha büyük sürprizlere gebe olduğunu bir kez daha hatırlatmakla yetineyim. Bunların da iç politikada gördüğümüz başlıklardan çok, yeni dünyadaki yerimizle ilgili olduğunu yüzüncü kez yazmış olayım.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırbistan ziyaretinde verdiği mesajlar, Balkanlar’da ortaya çıkan yeni hareketlilikler ve krizler üzerinde Türkiye’nin yine/yeni bir aktif denge rolü aradığını gösteriyor.

Kuşkusuz bu ziyarette Türkiye-Rusya ilişkilerinde gelinen aşamanın bazı izlerini okumak mümkün. Ancak kuvvetle altını çizmek istiyorum ki buradaki rolümüz, Rusya’nın Balkan politikalarının güçlenmesinden çok, Türkiye’nin bu coğrafyadaki tarihi misyonunun oluşturacağı denge.

RUSYA SERTLEŞECEK

Etrafımızdaki hemen tüm kriz alanlarında benzeri bir etkinliğimiz ve geçmişimiz var. Bunun zorlukları kadar avantajları olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

Rusya-Ukrayna savaşı modern dünyanın karakterine uygun biçimde haber değerini yitirdi. Ancak savaş devam ediyor ve ortaya çıkan sonuçlar, Rusya’yı daha sert hamleler yapmaya hızla savuracak gibi gibi görünüyor.

Rusya, eğer Ukrayna’da istediği alanları elinde tutamazsa, çok da uzun olmayan bir gelecekte Gürcistan başta olmak üzere güneye doğru ilgisini artıracaktır. Aynı zamanda Ermenistan’a ve elbette Azerbaycan’a.

Bu söylediklerimin Türkiye’yi ne kadar yakından ilgilendirdiğini, bir anda tehdit boyutu kazanabileceğini de şimdiden not etmek istiyorum.

Rusya’nın Kiev hedefini terk edip daha sınırlı bir alana yönelmesinin, Batı'nın cesaretini artırdığını söyleyenlerin sayısı hayli fazla. Üstelik bunlar Rus taraftarı isimler.

Nitekim ABD yönetiminden Rusya’ya karşı verilen savaşın uzun süreceği ve çok daha nitelikli silahlarla Ukrayna’nın destekleneceği mesajları geliyor.

POLONYA-RUSYA SAVAŞI

Bu manzaraya Polonya’nın nasıl “katkı” verebileceğine, bu ülkenin dev bir NATO üssü haline geldiğini ifade ederek değinmiştim.

Bakalım Polonya’nın bizzat kendisinden hangi mesajlar geliyor.

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Marcin Ociepa, geçen hafta Polonya'nın DGP gazetesine “Polonya'nın üç ila on yıl içinde Rusya ile askeri bir çatışmaya girebileceğini” ifade etti.

Bakan yardımcısı bu savaşın zamanlamasının "Ukrayna'daki çatışmanın nasıl sona ereceğine bağlı" olduğunu da söyledi.

Bir tablo daha ekleyelim buraya.

İsveç ve Finlandiya’nın katılımıyla Baltık denizi, bir NATO iç denizine dönüşürken, Rusya’nın kendi güneyine yönelmesi şaşırtıcı olmayacak.