Dünyada sivil kamu görevlilerine yönelik emekliliğe 17. yüzyılın sonlarında İngiltere’de rastlanır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda askerlere yönelik emeklilik sistemi olduğu gibi, 15. yüzyılda Fatih döneminden itibaren kamu görevlilerine yönelik emeklilik sistemi de vardı. Osmanlılar, Avrupa’dan çok önce sivil kamu görevlileri ve ulemaya emeklilik hakkı vermişti.
Osmanlı bürokrasisinde emeklilikle ilgili "tekaüt" kelimesi kullanılırdı. Oturmak anlamındaki "kuud" kökünden gelir. Tekaüt, yapılan mevcut işle çeşitli sebepler nedeniyle artık ilgilenmemek demektir. Tekaüt olan, yani emekli olan kimselere ise "mütekait" denirdi. Osmanlı dönemindeki emekli sistemiyle ilgili Mehmet İpşirli ve Abdullah Martal'ın araştırmaları vardır.
Şeyhülislam ve kazaskerler.
VALİ, BÜROKRAT VE ULEMA
Osmanlı memur ve bürokratları başka bir göreve geçmediği veya ağır hastalık ve yaşlılık gibi sebeplerle mütekait (emekli) olmadıkları takdirde devlet dairelerinde ölene kadar çalışırlardı. 16. yüzyılda 95 (Miladi takvimle 92) yaşında memuriyete devam eden bir memuru araştırmamızda tespit etmiştik. Pervane isimli defterhane kâtibi, yaşlılığından dolayı orduyla savaşa gitmeye takati olmadığı için III. Mehmed'in hatt-ı hümayunuyla 7 bin 800 akçelik tımarıyla emekli edilmiştir.
Bürokrat, asker ve ulemadan yaşlılık veya hastalık dolayısıyla vazifesini icra edemeyenlere, mevcut gelirinin bir kısmı ihsan olunarak geçimini sağlaması amaçlanırdı. Veziriazam, vali gibi üst düzey görevlilerin ne kadar bir gelirle emekli olacağına dair kanunnamelerde hükümler vardı. Emeklilikle ilgili en eski kayıtlara 15. yüzyılın ikinci yarısına ait Fatih Kanunnamesi'nde rastlanır. Kanunnameye göre veziriazam yıllık 150 bin, beylerbeyi 100 bin, defterdarlar 80 bin, sancakbeyleri 60 bin akçelik has ve zeametlerle emekli edilirdi.