Değerli dostlar bu iki kavramı çok kullanıyoruz. Kullanmayanda devam edeceğiz.
Eski Türkiye’de partiler kurulur, seçime gider, seçim sonunda meclis çoğunluğu varsa sorun olmadan hükümet kurulurdu.
Yok, meclis çoğunluğu yoksa partiler hükümeti kurmakla görevlendirilen kişi tarafından ziyaret edilir görüşülür, anlaşma sağlandığı zaman hükümet kurulurdu.
Eski Türkiye’de hangi bakanlık, hangi kurumlar hangi partiye verileceği hükümet protokolü olarak belirlenir, halka deklere edilir, böylece işler yürütülürdü.
Yeni Türkiye’de artık işler böyle yürümüyor.
Yeni Türkiye’de seçimlere giderken yüzde elli artı bir kuralı gereği partiler kendi aralarında seçimden önce koalisyon kuruyorlar. Bu koalisyonda partiler ittifakı diyorlar.
Gücü olsun veya olmasın bir oyun çok değerli olduğu bu yeni sistemde kapalı kapılar ardında ciddi pazarlıklar yapılıyor.
Pazarlıkların yapılması da doğal. Çünkü sistem böyle işliyor. Anayasada yapılan değişiklik bunu böyle öngörüyor.
Cumhur ittifakı, Millet ittifakı ve diğer ittifaklar seçim öncesi pazarlıklar sonucu şekilleniyor.
Kurulan hükümette eskiden farklı olarak hangi bakanlık hangi partiye verildiği pek belli olmuyor. Belirlenmiş politika kurullarında hangi partilerden kimler görev alacak bunlarda pek belli değil.
Anayasaya göre göre yapılanlar meşru kabul ediliyor. Yani bir ittifak meşru diğeri meşru değildir demek doğru olamadığı gibi hepsi de artık toplumsal gerçekliği temsil ediyor.
Yani bir ittifak diğer ittifakı kötüleyemez, niye yaptınız diyemez. Çünkü hepsi de meşru oluşumlardır. Hiç kimse bu meşruiyeti sorgulayamaz.
Sonuç olarak Eski Türkiye ile Yemi Türkiye arasındaki fark koalisyonların şeklidir. Eski Türkiye’de koalisyonun seçimden sonra ortaya çıkma ihtimali vardı… Yeni Türkiye’de koalisyon seçimden önce kesinlikle belirlenmek zorunda idi…. Diğer hukuksal işler atamalar ayrı bir konudur. Orada tartışılmalıdır.
Abdurrahman Zeynal Erzurum