DUYGULAR BİZİ Mİ BİZ Mİ DUYGULARIMIZI YÖNETİYORUZ?
MAKALE
Paylaş
01.12.2024 22:12
558 okunma
Prof. Dr. Celal Kırca

Bilim adamları, insanı motive eden, olumlu ve olumsuz tutum ve davranışlara sevk eden duygulardan ve içgüdülerden söz ederler. “Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranışa” [1] içgüdü denilirken; “Duyularla algılama; belirli nesnelerin, olayların ve bireylerin, insanın iç dünyasında uyandırdığı izlemin; önsezi; ahlakî, estetik vb. şeyleri değerlendirme ve onlara bağlanma yeteneği; kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketliliğine” [2] de duygu denilmektedir. Bu tanımlara göre hayvanlarda içgüdünün olduğu, ama duygularının  olup olmadığı konusunda  bir fikir  birliğine  varılamadığı görülüyor. İnsanlarda ise hem içgüdülerin, hem de duyguların   mevcudiyeti konusunda bir tereddüt   bulunmuyor.

Kur’an’da da hem içgüdüye, hem de duyguya dair bilgilerin yer aldığı ve Allah’ın  varlığına ve eşsiz kudretine bir delil olarak sunulduğu ve özellikle içgüdü olarak verebileceğimiz arının bal, örümceğin de ağ yapması, dikkat çekici örnekler arsında yer alıyor:

“Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.” [3]     

“Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” [4]

Bu ayetler, arının bal, örümceğin ağ yapmasını, fıtratın  bir gereği olarak  açıklıyor. Kur’an’da ayrıca duygulara  ve özellikle de din duygusuna işaret  eden ayetler  de bulunuyor:

Nitekim,“Ey Muhammed, Hakk’a yönelerek kendini Allah’ın insanlara yaradılışda verdiği dine ver. Zira Allah’ın yaratmasında bir değişme yoktur. İşte doğru din de budur, fakat insanların çoğu bunu bilmezeler[5]  ayeti  ile

Rabbin insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da, evet şahidiz demişlerdi”  [6] ayetinin din duygusuna  işaret  ettiği anlaşılıyor. Bunun haricinde  ayrıca Kur’an’da çeşitli vesilelerle insan davranışlarına etki eden  duygulardan da söz edildiği görülüyor.

Mesela ilk insan Hz. Adem’in iki evladından birinin diğerini öldürdüğünü ve yeryüzünde ilk cinayeti işlediğini; Tevrat’ta da bu olayın, farklı bir gerekçe ile anlatıldığı biliniyor. Bu anlatımlarda bazı farklılıklar olsa da, katletme olayındaki gerçek sebebinin değişmediğini, kıskançlık, hırs ve öfkenin bulunduğunu; Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılmasındaki temel etkenin de kıskançlık ve onu zindana  attıran Züleyha’nın ise öfkesi ve intikam duygusu olduğu anlaşılıyor.

Bunların haricinde bir çok ayette  sevgi ve  merhamet gibi olumlu,  haset, kibir ve öfke gibi olumsuz duygulardan söz eden ayetler de bulunuyor. Bu ayetlerden birinde “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir.  Allah, iyilik edenleri sever[7] deniliyor.

Ayette yer alan “öfkelerini yenerler” ifadesi, öfke kontrolü yapanları överken, aynı zamanda öfke kontrolün önemine de dikkat çekiyor. Öfke bir duygu halidir ve bunu kontrol edebilmek için de eğitilmesi gerekmektedir. Bu nedenledir ki günümüzde psikologlar ve eğitim bilimciler, duygu eğitiminin gerekliliğini ve önemini savunmakta, fakat bu eğitimin eksikliğinden  ve  yetersizliğinden de şikayet etmektedirler.

Dolayısıyla her duygunun, eğitilmesi gerekiyor, zira eğitilmeyen her duygu insanı, hamlığa ve çiğliğe mahkum ediyor ve olgunlaşmasına da engel oluyor. Nitekim bir kişinin bir davranışına bakıyorsunuz, onu olgun bir insan olarak görüyorsunuz; ama aynı insanın bir başka davranışına baktığınızda ise  hamlık ve çiğlikten başka bir şey göremiyorsunuz. Bu da o insanın, her duygusunu eğitmediğini ve eğittiği duygular kadar insan olduğunu gösteriyor. Diğer bir ifade ile  insan, eğittiği duygular kadar insan oluyor.

Duygu eğitimde her bireyin önce kendini bilmesi ve tanıması gerekiyor. Bu ilk adımdır ve diğer adımlar bundan sonra gelmektedir. “Kendini bil” ve “Kendini bilen Rabbini bilir” sözleri de bunu ifade eder.  Zira kendini  ve yaradılış gayesini bilen insanlar,  ancak  ahlâkî  davranışların önemini idrak ederler ve  bunu da  bir erdem olarak görürler.

“İnsanın varoluş gayesini bilmesi birçok açıdan önemlidir. Birincisi, var olmak için kendi kendine yeterli olup olmadığını fark edecektir. Buna göre varlığı için başka bir varlığa ihtiyaç duyduğunu fark edince ihtiyaç duyduğu varlıkla ilişkisini yeniden oluşturacaktır. İkincisi, kendisini bilen insan sonlu, sınırlı ve geçici bir varlık olduğunu anlayacak, dünyayla, toplumla, diğer fertlerle ve temelde Tanrı ile ilişkisini bu düşünce üzerinden temellendirecektir. Üçüncü, kendini bilen insan somut anlamda kendisini sağlıklı kılacak, hayatını devam ettirecek veya kolaylaştıracak şeyleri öğrenmeye çalışacak, kendi refah seviyesini yükseltecektir. Dördüncüsü, kendini bilen insan aslında neyi bilip neyi bilemeyeceğinin farkına varacaktır. Bu nedenle düşünce tarihinde en üstün bilginin kendini bilmek olduğu hep vurgulanmıştır. Bu anlamda Sokrates’in ‘bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir,’ sözünü unutmamak gerekir.” [8]

Bu konuda Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise şunları söylüyor: “Duyguları yönetmeyi öğrenmek gerekiyor. Bu doğuştan öğrenilmiyor. Duygularımızın içerisinde iyicil bir parça da var, kötücül bir parça da… İnsanı iyicil duygular da yönetir, kötücül duygular da yönetir. Buna aslında biz karar veriyoruz. Aslında her dakika bir seçim her karar bir seçim, tercih bu şekilde hayatımız ilerliyor. Bu nedenle duyguları yönetmek gerekiyor. Olumlu duygular var, olumsuz duygular var. Her ikisini de birlikte yönetmek gerekiyor. Bu da bir beceri, yetenek değil, sonradan öğreniliyor. Kişinin bu konuya yatırım yapması lazım.”

“Bazen kıskançlık, bazen nefret, bazen öfke ya da kin ve bazen düşmanlık hissederiz. Bu duygular vahşi bir attır. Bu vahşi atı yönetmek gerekiyor. Vahşi atı yönetirsek o duygular bizi hedefimize götürür. Yönetemezsek at sizi istediği yöne götürür, hata yaptırır. O nedenle bu duyguları yönetmek gerekiyor ” [9] sözleriyle duygu yönetiminin önemine dikkat çekiyor.

Bu açıklamalar da bize duygu eğitiminin ve yönetimin ne kadar  önemli ve gerekli olduğunu  gösteriyor. Zira eğitilmeyen ve yönetilmeyen olumsuz duyguların verdiği zararları, neredeyse her gün  işitiyor, ya da öğreniyoruz.  Duygularını yönetemeyen ve onların  esiri olan kişiler, bir anlık öfkeleri ile nice insanların  canlarına kıyıyor, onları yaralıyor, ya da  ruhsal ve bedensel travmalarına sebep olunuyor.  Özellikle egosu yüksek, benmerkezci ve narsist kişilerde  duygu  yönetimin azlığı  daha çok dikkat çekiyor.

Bu nedenle bir lastik reklamında söylenen “Kontrolsüz güç, güç değildir” sözünü, eğitilmeyen ve yönetilmeyen duygular için de geçerli olduğunu söylemek, yanlış bir ifade olmayacaktır. Zira yönetilmemiş baskın duygular, bir lokomotif gibi, aklı peşine  takabilmekte,  buna karşılık yönetilen duygular, aklın kontrolünde olmaktadır.  Dolayısıyla tutum ve davranışlarda doğru olan ve olması gereken aklın lokomotif, duyguların katar  yapılmasıdır. Bu da ancak duygu eğitimi ve yönetimi ile mümkün olabilmektedir. Bunu başarabilenler, Kur’an’ın ifadesiyle hevasını tanrı edinmeyen kişilerdir.[10] Şunu asla unutmamak gerekiyor:  Duygularını eğittiğin  ve yönettiğin kadar insansın!

 


[1] TDK Türkçe Şözlük, Ankara,  s.930.

[2] TDK Türkçe Şözlük, 580-581.

[3] Nahl,16/ 68-69.

[4] Ankebut, 29/41.

[5] Rûm, 30/30

[6] A’râf, 7/173.

[7] Âl-i İmran, 3/134.

[8] İsmail Şimşek, Bir Erdem Olarak ‘Kendini Bil’ Öğretisi   Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi  cilt, 6, sayı,2, 2022, s.519.

[9] nevzattarhan.com.tr , Olumsuz duyguları yönetmek mümkün mü?

[10] Furkân,25/43; Câsiye: 45/23.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya