Kısaca açlık olarak tanımladığımız, yemek ve içmekten uzaklaşma olarak anlaşılan oruç, özellikle Ramazan ayı boyunca yapılan dini bir uygulamadır. Ancak, oruç sadece yemekten kaçınmaktan daha fazlasıdır, orucun özünde açlık olsa da her açlık oruç değildir. Bireyleri doğruluğa yönlendiren ve onları haksızlıktan koruyan bir manevi disiplin biçimi olarak hizmet eder. Her açlık durumu oruç olarak nitelendirilmez. Oruç manevi faydalar sunarken, bilimsel çalışmalar da çeşitli bedensel sistemleri olumlu etkileyen sayısız fizyolojik sağlık avantajını göstermiştir. Bu faydalar, özellikle egzersizle birleştirildiğinde metabolizma, yaşlanma ve genel fiziksel iyilik olarak uzayıp gider.
İnsan vücudu, dikkate değer yetenekler ve karmaşık mekanizmalarla donatılmış muhteşem bir yapıdır. Bununla birlikte, fiziksel özellikleri biyolojik faktörler nedeniyle düzgün kullanılmadığında veya işlevselliği kaybetmediğinde, vücudun doğal süreçleri bozulma eğilimindedir ve bu da çeşitli sağlık sorunlarına yol açar. Sağlıklı bir vücudu sürdürmek, doğru beslenmenin yanında doğal kendine özgül düzenlemesinin ötesinde aşırı zorlanmasını önlemek gerekir.
Bilimdeki gelişmelerle, beslenme ve sağlık uzmanları orucun avantajlarını ve faydalarını araştırmaya devam etmektedir. Oruç sırasında vücutta meydana gelen moleküler ve hücresel değişiklikleri anlamak için de araştırmalar yapılmaktadır. Bilim insanları, "açlığın" daha derin etkilerinin hastalıkların önlenmesi için önemli etkileri olabileceği için orucun fiziksel ve kimyasal etkilerinin arkasındaki mekanizmaları ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
Bilimsel tıbbi dergilerde yayınlanan çalışmalar, Ramazan ayında oruç tutmaya benzer şekilde, gıda alımının günün belirli saatleriyle sınırlı olduğu aralıklı oruç tutmanın, insülin seviyelerinde, büyüme hormonlarında ve protein sentezinde yararlı değişikliklere yol açabileceğini göstermektedir. Bu değişiklikler, farklı organ sistemlerini ve genel fizyolojiyi etkileyen anahtar hücresel süreçleri aktive eder.
Oruç sırasında geliştirilen en önemli biyolojik süreçlerden birisi olan otofaji, "kendi kendine yeme" veya "kendi kendine sindirim" anlamına gelen bir terimdir. Hasarlı hücre bileşenlerini parçalayarak kaldırdığı ve vücudun doğal geri dönüşüm sistemini desteklediği için otofaji hücresel yenilenme için gerekli bir süreçtir. Yaşlanmayla ortaya çıkan, sinir sisteminin hastalıklarına ve hatta bazı kanserlere karşı korunmaya yardımcı olan hücresel bir "geri dönüşüm" sistemi gibidir. Oruç sırasında, vücut bir besin yoksunluğuna girdiğinde, büyümeden onarım konumuna geçer. Sabit karbonhidrat ve yağ alımı yokluğunda, vücut şeker ve yağ gibi depolanmış enerji kaynaklarını kullanmaya, otofajiyi ve hücresel onarım mekanizmalarını tetikleyerek başlar. Oruç ve otofaji yakından ilişkilidir bu yüzden vücuttaki otofajiyi tetiklemenin en etkili yollarından biridir. Oruç, otofajiyi nasıl indükler sorusunun cevabı ise fiziksel bir çaba harcadığımızda, vücudun glikoz ve insülin seviyelerinde bir düşüş olur, bu da hücresel strese ve otofajinin aktivasyonuna yol açar. Hiçbir yeni besin gelmediğinden, vücut enerji ve onarım için yeniden kullanmak için eski ve işlevsiz hücre bileşenlerini parçalamaya ve biyolojik temizliğe başlar.
Kısaca oruç yoluyla gerçekleşen otofajinin faydaları hasarlı hücrelerin ve proteinlerin bertaraf edilmesine katkıda bulunan hücresel onarım, hücre fonksiyonunu iyileştirerek yaşlanmanın yavaşlamasıyla sağlıklı bir ömür, Alzheimer ve Parkinson gibi sinir sistemi hastalıklarının önlenmesi ve kanser riskinin azalmasıyla bağlantılıdır. Ayrıca insülin duyarlılığını ve yağ metabolizmasını destekler. Günümüz dünyasında birçok hastalığın sebebi olan obezite ile ilişkili sağlık sorunlarındaki artışlar, fiziki olarak açlık olan oruç ve doğal vücut yenileme yöntemlerine duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.
Son araştırmalar, insülin seviyeleri ve otofaji arasında bir bağlantı olduğunu düşündürmektedir, bu da daha yüksek insülin seviyelerinin otofajiyi baskılayabileceğini, daha düşük insülin seviyeleri bunu teşvik edebileceğini gösterir. Oruç sırasında ortaya çıkan metabolizma değişiklikleri, hasarlı hücresel işlemlerin onarılmasına yardımcı olur ve işlevsiz proteinlerin otofaji yoluyla parçalanmasını arttırır.
Hasarlı hücresel bileşenler düzgün bir şekilde ortadan kaldırılmazsa, hastalıklar, doku hasarı ve erken yaşlanmaya birikebilir ve katkıda bulunabilirler. Bu birikim, çöplerin haftalarca çıkarılmadığı bir hane halkıyla karşılaştırılabilir, bu da zararlı kokulara ve küf büyümesine yol açar. Benzer şekilde, vücuttaki hasarlı hücrelerin ve dokuların birikmesi genel sağlık için bir tehdit oluşturur. Oruç kaynaklı otofaji yürürlüğe girdikçe, hücresel hasarı onarmak için ek biyokimyasal süreçler aktive edilir.
Otofaji ile ilgili bilimsel çalışmalar 1950'lere kadar uzanıyordu, ancak Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi'nin çığır açan araştırmaları için 2016 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'ne layık görüldükten sonra süreç yaygın olarak tanındı. Otofajinin faydaları konusunda çığır açan yayınlar yaptı. Onun diğer bilim insanlarının araştırmaları, uzun süreli açlık yani oruç dönemleri tarafından tetiklenen bir etki ile hücrelerin kendilerini yenileyecekleri, yaşlı ve hasarlı bileşenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini gösterdi. Çalışmalarının bulguları, oruç tutmanın sağlık yararlarını bilimsel olarak doğruladı. Çalışmaları moleküler ve hücresel mekanizmalar hakkındaki anlayışımızı önemli ölçüde geliştirdi. Daha sonraki çalışmalar, otofajideki aksamaların çeşitli hastalıklarla bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Oruç ve hücresel yenileşme üzerine yapılan araştırmalar, kalori kısıtlaması ve açlık süresinin farklı hücre tipleri ve koşullarında otofaji seviyeleri üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bununla birlikte, açlık frekansının, süresinin ve diğer faktörlerin uzun vadeli sağlık sonuçlarını nasıl etkilediğini tam olarak anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Otofaji ne zaman başlıyor denildiğinde ise 16-24 saat süren bir açlıktan sonra başladığı kabul ediliyor etkileri ise daha uzun süre devam ediyor. Otofajinin zirvesi muhtemelen 24-48 saat oruçta gerçekleşmektedir. Oruç sırasındaki egzersiz de otofajiyi daha da artırmaktadır. (*)
Şüphesiz her ibadetin fizik ve metafizik yönü vardır. Kur'an -ı Kerim'de (Bakara 183, 184) belirtildiği gibi, orucun insana sayısız faydası yadsınamaz. Orucun yani istekli ve niyetli açlığın vücut üzerindeki etkilerinin arkasındaki biyokimyasal mekanizmaları anlamak her zaman büyük bir ilgi konusu olmuştur. Kuşkusuz, Ramazan sırasında oruç tutmak sadece manevi refahı güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda bedeni gençleştirme ve genel sağlığı iyileştirmek için bir fırsat sağlar.
(*)
https://febs.onlinelibrary.wiley.com/doi/toc/10.1002/(ISSN)1873-3468.nobelprizeautophagy
https://bilimteknik.tubitak.gov.tr/system/files/makale/btd_588_-_kasim_2016_54.pdf