Bayramlar, dini ve milli açıdan özel önemi olan ve toplum tarafından kutlanan, milletimizin barış, neşe, sevinç ve coşku günleridir. Müslümanların dini bayramlarından birisi olan Ramazan Bayramı’na kavuşmanın içinde bulunduğumuz salgından (pandemi) dolayı burukta olsa sevincini ve mutluluğunu yaşıyoruz bu günlerde. Bu sıkıntılı günleri sabırla geride bırakarak bayramlarımızı arzuladığımız şekilde, ağız tadıyla kutlayacağımız günler de gelecektir inşallah.
Mübarek Ramazan’da bir ay oruç tutuyor, bitiminde üç gün bayram ediyoruz. Bir yandan oruç ibadetini tamamlamanın, günahlarımızı yakmanın, kirden, tozdan kurtulmanın, şeytanı yenerek zafere ulaşmanın sevincini yaşarken, sosyal yönden de güzel geleneklerimizi yaşamanın ve yaşatmanın hazzına varıyoruz bayramda.
Toplum olarak bayramlarda sosyal barışın ve kardeşliğin zirvesine ulaşılır. Küsler barışır, kırgınlık ve dargınlıklar unutulur, üç günden fazla kardeşine küs kalmanın helal olmadığını bilen Müslüman dargınlığa son verir ve barışı benimser. İnsanların sulh ve barış içerisinde bir arada yaşamalarının ana gaye olduğunun bilincine varır.
Bu güzel günlerde büyüklerimiz ziyaret edilerek elleri öpülür, hayır duaları alınır. Hasta ve kimsesizler aranarak hatırları sorulur, muhtaçlara yardım eli uzatılır. Efendimizin (as) bir bayramda ağlayan yetim bir çocuğu görüp elinden tutarak ona babalık yaptığı gibi, bizlerde bayram günlerinde bilhassa çocukları sevindirmeli, çeşitli hediyelerle gönüllerini almalıyız. Tabii bu söylediklerimiz normal günler için yaşanacak durumlardır. Bu bayram da böyle bir imkândan maalesef yoksun kalacağız. Sağlığımız ve selametimiz için bayram boyunca evde kalacağız. İnancımızın ve kültürümüzün gereği olarak iletişim araçlarıyla da olsa büyüklerimizin bayramlarını kutlayıp hal ve hatırlarını sorarak gönüllerini yine alacağız. Çocuklarımızla, torunlarımızla telefonla da olsa bayramlaşarak, hasret gidermeye çalışacağız.
Mübarek Ramazan boyunca camilere gidemedik ama yapmamız gereken ibadetlerimizi evlerimizde çocuklarımız ve eşlerimizle ifa etmeye gayret ettik. Teravih ve vakit namazlarını, hatimlerimizi bu sene hep evlerimizde yaptık. Evlerimizi Efendimizin (as) tavsiyesi doğrultusunda da Mescit haline getirmenin mutluluğunu yaşadık. Ve neticede bayrama toplumsal sıkıntımız olsa da çok şükür ulaştık.
Ramazan ayında bu mevsimin bereketinden ve feyzinden yararlanmak için ibadetlere ve Kur’an okumaya daha çok yöneldik, yoğunlaştık. Ramazan’dan sonra da sorumlu olduğumuz ibadetlere devam ederek Kuran’ı Kerim’de de buyurulduğu gibi “ölüm gelinceye kadar” (1) Allah’a karşı sorumluluklarımızı ve kulluk görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Yaratılış gayemizin “Allah’a kul ve O’na ibadet etmek” (2) olduğunu hatırımızdan çıkarmamalı, zamanımızı iyi değerlendirerek yaratılış gayemize uygun hareket etmeli, “kimin daha güzel amel (ahseni amel) işleyeceğini sınamak ve denemek” (3) amacıyla yaratıldığımızı da unutmamalıyız. İbadetlerde esas olanın devamlılık olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız.
Bu sene bayram namazını camide eda etme imkânımız olmadığından, evlerimizde bayram namazı saatinde iki veya dört rekât” duha/işrak” (Kuşluk) namazı kılabilir, konuyla ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu’nun açıklamasına bakarak daha detaylı bilgiye ulaşabiliriz.
Bu salgın esnasında hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, milletimizin bu musibeti en az zayiatla geçirmesini temenni ediyorum. Bütün dost ve kardeşlerimizin Mübarek Ramazan Bayramı’nı en içten duygularla kutluyor, nice bayramlara sağlık, afiyet ve huzur içerisinde bizleri ulaştırmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Mevlüt AYHAN
____________________________
1)Hicr: 99
2)Zariyat: 56
3)Mülk: 2