Mehmet Âkif Ersoy’un en yakın arkadaşlarından biri de merhum Hasan Basri Çantay’dı. İkisi de Aralık ayında vefat etti. Âkif, 27 Aralık 1936’da, Çantay 3 Aralık 1964’de Rahmet-i Rahman’a kavuştu. Tevafuka bakınız ki, yine ikisi de aynı mezarlığa, Edirnekapı Kabristanı’na defnedildi. Âkif’in dostları dünyada olduğu gibi, âhiretin ilk istasyonu olan mezarlıkta da kendisini yalnız bırakmadılar. Sadece Hasan Basri Çantay değil, diğer bazı dostları da yanı başında yer aldılar. Mesela büyük hadis alimi Babanzade Ahmed Naim sol tarafında, merhum Süleyman Nazif sağında yatıyor. Sol tarafta ve az geride Muallim Cevdet ile Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun da bu manevi komşuluğu aynı kabristanda devam ettiriyorlar.
Balıkesirli Hasan Basri Çantay’la, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun Akif’e duyulan vefanın iki canlı timsalidir. Çantay, “Âkifname” isimli eseriyle büyük şairimize duyduğu vefa borcunu ödediği gibi, Mecdi Bey de “Mehmed Âkif için” kaleme aldığı nefis bir şiirle duygularını dile getirdi. Âkif hayranlarının mutlaka okumaları gereken bu enfes manzume hem Abdülaziz Mecdi Divanı’nda hem de “Âkifname”de yer almaktadır.
Hasan Basri Çantay ile Mehmet Âkif Ersoy 1908’de İstanbul’da, Sırat-ı Müstakim mecmuasının idarehanesinde tanıştılar. Âkif bu derginin başyazarıydı, Çantay ise Balıkesir’de gazetecilik yapıyordu. Âkif hem Çantay’ı hem de onun şahsında Balıkesirlileri çok seviyordu. Nitekim Balıkesir’de başlayan milli harekete destek için bu şehre geldi ve Zağanos Mehmet Paşa Camii’nde halka hitaben ateşli konuşmalar yaptı. Böylece dostlukları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de devam etti. Âkif Burdur milletvekili, Çantay da Balıkesir (Karesi) mebusu olarak Meclis’e girdi. Daha önemli olanı şu ki, Mehmed Âkif – Hasan Basri Çantay birlikteliği Taceddin Dergâhı’nda da devam etti ve bu beraberlik sonucu “İstiklal Marşı” gibi bir şaheser ortaya çıktı. Eğer Çantay’ın ısrarlı teşvikleri olmasaydı, belki de Âkif bu yarışmaya hiç girmeyecek ve böyle edebi bir âbide ortaya çıkmayacaktı.