Son on yıldaki Batılı ülkelerin istikrarını sağlayan 'merkez' partilerinin giderek zayıfladığı ve aşırı sağcı, milliyetçi ve popülist ya da radikal çevreci 'yeşil sol' siyasetin yükseldiği bir konjonktürde, sorunlarına gerçekçi çözümler bekleyen talepkâr genç neslin güvenini yeniden kazanmak demokratik ülkeler açısından sadece bir istikrar sorunu değildir; artık demokratik siyasal rejimler açısından varoluşsal bir siyasi konuya dönüşmüştür. Dijital dünyanın abartılmış gerçekliğinde, geleneksel siyaset pratiğinin etkilemede zorlandığı bir kesim olan günümüz gençliğinin siyasi tercihleri, sadece kimin iktidara geleceğini değil, bizatihi demokratik siyasetin geleceğinin nasıl şekilleneceğini de belirleyecek. Bu nedenle bugünlerde gençlik üzerine yapılan araştırma ve tartışmaları anlamak çok önemli ve değerli.

Tüm insanlık bir süredir Covid-19 salgını şartlarında yaşıyor. Pandeminin ilk günlerinden bu yana toplumdan siyasete, ekonomiden jeopolitiğe tüm insani dinamiklerin yeniden nasıl şekillenebileceği tartışılıyor. Zira salgın bireyleri, toplumları ve kurumların işleyişini radikal biçimde sarstı. Birçok sosyal, politik, ekonomik ve kültürel kurum ya tahrip oldu ya da baskı altında ciddi bir bozulmaya uğradı. Sosyal medyanın da gerçekliği büyütücü etkisi altında özellikle demokratik ülkelerde siyasi liderler, hükümetler ve topyekûn demokratik yönetim süreçlerine karşı başta gençler olmak üzere geniş toplum kesimlerinde ciddi bir eleştiri ve muhalefet dalgası başladı. Bazı ülkelerde siyasi hayatı sarsan grevler ve sokak gösterileri ortaya çıkarken, salgın döneminde yapılan seçimlerde ülkeyi yöneten iktidarlar ciddi oy kaybettiler. Bugün tüm devletler geleneksel siyasal kurumlara güvenin sarsıldığı ve toplumsal kutuplaşmanın derinleştiği bir ortamda, toplumu yeniden bütünleştirme çabalarına ağırlık veriyor. Bu süreçte siyasetin doğası gereği toplumu yeniden birleştirmeye yönelik birbiriyle yarışan yeni sosyo-politik tahayyüller ve farklı ulusal kimlik, siyasal güven, sosyal sermaye ve dayanışma projeleri ortaya çıkıyor. Bu anlamda, içinden geçtiğimiz süreç sosyal bilimciler için geleceğe yönelik yeni tartışmaların yapıldığı ve herkesin herkesi daha fazla dinlemesini gerektiren heyecan verici ve yaratıcı bir belirsizlik dönemine işaret ediyor.