Kur'ân'da açık ve net olarak ifade edildiğine göre, Allah'ı inkâr edenler âhiret gününde kör kimseler olarak hesaba çekilecekler ve her biri şöyle seslenecek: "Yârabbi! Benim gözlerim kör değildi, niçin beni böyle kör olarak huzuruna çağırdın?" Allah da ona şu cevabı verecek: "Sen aslında dünyada da kördün!" Tâhâ, 20/125
Son birkaç yıldır birtakım ateistler, bazı televizyon kanallarında ve sosyal medyada bilimci, felsefeci kılığıyla boy gösterip gençliğe ateistliği aşılamaya çalışıyorlar. Hodri meydan diyerek kendilerine hadlerini bildirecek kimselerin çıkmaması da onların cür'etini, nobranlığını ve pervasızlığını artırıyor. Hem de o kadar artırıyor ki, Müslüman mahallesinde salyangoz satarcasına kutsal kitabımız Kur'ân'a bile dil uzatabilecek kadar küstahlaşıyorlar.
Dahası, Kur'ân'ı ve tefsirini okumadan, okuma ihtiyacı duymadan, oradan buradan duydukları kulaktan dolma bilgilerle dil uzatıyorlar.
İlim adamı haysiyeti yok
O yüzden de kendilerinde ne ilim adamı haysiyeti var, ne de felsefeci onuru. Bunların hepsi de ülkesinin Müslüman halkını hor gören, Batı'ya kapılanan, "Halkımın inandığı din nasıl bir din, Kutsal Kitabı nasıl bir kitap?" diye merak edip öğrenmeyen ve okumayan, tam aksine "Ne varmış Kur'ân'da?" diyecek kadar halkına hiç saygısı olmayan kimselerdir.
Kur'ân'ı okumadan Kur'ân hakkında ahkâm kesen, Kur'ân cahili bu kimselerin daha evvel bir örneğini, yıllar önce ölmüş ateist bir şair vermişti. Bir gazetedeki makalesinde "Kur'ân'daki bir âyette, 'Ben size düşünmeyi değil, inanmayı emrediyorum!' denilir" diye yazmıştı. Kendisine hangi surenin hangi âyetiymiş o, diye sorulunca da "Bilmiyorum! Bir okuyucum gönderdiği mektupta bana öyle yazmıştı!" cevabını vermişti. Neredeyse yarım asır evvel verilen o cehalet örneğini, o kulaktan duyma saçmalığını şimdiki ateistler aynen devam ettiriyorlar.