Vicdanı olan, insanlığını yitirmemiş birisi, ‘Gazze için neler yapabilirim’ sorusuna bugün itibariyle çok sayıda yanıt bulabilir. Çünkü yapacak, yapılabilecek çok fazla iş var. Ancak ‘Gazze için neler yapamazsınız?’ sorusunun yanıtı bugün itibariyle tek bir kelimedir: Susamazsınız! Evet susamazsınız. Çünkü susarsanız, bu sessizlik, bu vurdumduymazlık, bu yutkunma İsrail’i desteklediğiniz anlamına gelir.
İsrail’in artık 1 aya dayanan Gazze soykırımı karşısında gri alan kalmadı. Herkes şahit olduğu vahşet karşısında tarafını belli etmek zorunda. Gazze’de vurulan konvoylardaki bebeklerin kopan uzuvları yollara saçılırken ‘fakat’ diyen, söze ‘ama Hamas’ diye başlayan her kim olursa olsun doğrudan İsrail destekçisidir. Belki Siyonist değildir, Evanjelist değildir, Yahudi değildir, hatta Müslüman’dır ama eğer tavrı net değilse İsrail’den yanadır.
Artık adını koymalıyız. Çünkü ahlaken çöken, tüm değerleri, inançları, kutsalları ve insanlığı ayaklar altına alan Batı’da bile vicdanlar patlamak üzere. Şunun da altını çizelim: Batı Gazze’de battı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki akıl almaz vahşetlerin üzerine inşa edilen Avrupa Birliği’nin diktiği medeniyet elbisesi arkalı önlü, sağlı sollu yırtıldı. Hümanizm ambalajı patladı.
Ancak asıl önemlisi şu ki; Gazze yok edilmeye direnirken, insanlığını yitirmeyenleri de kendine getiriyor. Gazze’de katledilen bebekler üç günlük hayatlarıyla, Müslümanlara çok ağır dersler veriyor. Gazze halkı İslam devletlerine, milletlere tokat üstüne tokat atıyor. Sadece Müslümanlara değil. Hristiyanlar, Siyonist olmayan Yahudiler ve Harediler de İsrail ile arkasındaki Batı’ya net tavır, hatta cephe alıyor. Batı’nın içinden dindirilmesi çok mümkün olmayan öfke seli akıyor.