2016 yılının 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimi, Türk milletinin yüreğinde ve devletin hafızasında asla kapanmayacak bir dosyanın ta kendisi. 15 Temmuz, öncesi ve sonrasıyla konuşuldu, konuşulmaya devam edecek. Bu vesileyle başta 15 Temmuz'da verdiklerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve dua ile yâd ediyor, gazilerimize aileleriyle birlikte Allah'tan sağlıklı, uzun ömür diliyoruz.
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif nasıl ki "Allah, bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın" demişse... Bugünkü kuşaklara düşen de "Allah bu millete bir daha darbeleri, ihaneti göstermesin!" demek olmalı. Tabii sadece demek yetmiyor! Akıllı ve tedbirli de olmalıyız. İşte bunun için...
Devlet içindeki kripto FETÖ'cülerin ayıklanması çabası kesintisiz sürmelidir.
FETÖ diasporası olarak adlandırabileceğimiz firari FETÖ'cülerin ülkemiz aleyhindeki faaliyetlerine karşı bitip tükenmek bilmeyen, çok yönlü mücadele verilmelidir.
MİT Başkanlığı, başta TSK olmak üzere silah ve güç kullanabilen tüm kurum ve kuruluşlardan istihbarat toplama kapasitesini artırmalı, risk analizlerine devam etmelidir.
Devleti, millet adına ve milletten alınan yetki ile yönetilecek bir organ gibi değil de "ele geçirilmesi gereken" bir yapı olarak gören sivil görünümlü veya perdelenmiş ajandası bulunan her türden örgüt ve topluluğa karşı teyakkuz hali korunmalıdır.
Ve nihayet... 15 Temmuz'u, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "şahsi meselesi!" gibi takdim etmeye, içini boşaltmaya çalışanların ön yargısı kırılmalı, darbe dinamikleri ve o gecenin gerçekleri yeni kuşaklara anlatılarak, uyanık olmaları sağlanmalıdır!