“Zamanın yarasını Kur’an’la saramayan her söz, suskunluktur.”
Diriliş Sadece Geçmişe Özlem Değildir
Müslüman, hayata sadece geçmişten bakmaz; geleceği de Kur’an’ın nuruyla inşa eder. Diriliş, bir kavram olmaktan çok daha fazlasıdır. Diriliş; silkiniş, şahlanış ve yeniden kendine gelişin adıdır. Ama bu geliş, sadece şeklen değil; fikren, ruhen ve ahlaken olmalıdır.
Bugün İslam ümmeti, sadece emperyalizmin kuşatmasında değil; aynı zamanda zihinsel ve ruhsal bir çözülme içindedir. Bu çözülmeyi, ne sadece siyasetle ne de sosyolojiyle açıklamak mümkündür. Mesele, insanın yürekten kopmasıdır. Ve bu kopuşun panzehiri, Kur’an’la yeniden bağ kurmak ve bu bağı hayatın her alanına taşımaktır.
Diriliş Bilinci Nasıl İnşa Edilir?
Kur’an, Dirilişin Kaynağıdır
Kur’an, tarihte ümmetleri dirilttiği gibi, bugünün insanını da diriltecek kudrettedir. Ancak bu kudret, okunan bir metin olarak değil, yaşanan bir hayat olarak anlaşılmalıdır.
Diriliş; kalbî bir devrimdir. Kalbimiz Allah’tan gayrısıyla doluysa, o kalbin ne sistem kurmaya gücü yeter, ne zulme karşı durmaya.
Bugün birçok İslami hareket; ya sadece siyasete odaklanarak ruhtan kopuyor, ya da mistik kaçışlarla hayatın sorumluluğundan uzaklaşıyor. Oysa diriliş; iman ile eylemi, fikir ile ahlakı, zikir ile fikir arasında kurulan bir tevhid köprüsüdür.
Diriliş Nesli: Sadece Gençlik Değil, Şahsiyet Meselesi
Sezai Karakoç’un ifadesiyle Diriliş Nesli, çağın hastalıklarını teşhis eden, ama çözümünü Kur’an ve sünnetin sahih rehberliğinde arayan bir şahsiyet prototipidir.
Bugün bu nesli yeniden inşa etmek için, önce şu dört temeli yeniden hatırlamak gerekir:
1. İman – Kalpteki hakikatin özü.
2. İlim – Bilinçli bir yürüyüş için yol haritası.
3. Ahlak – Kalbin istikameti.
4. Mücadele – Hakikat uğruna yola düşmek.
Diriliş, Kalpte Başlar
Müslümanlar, bugün en çok kendi içlerinde dağılmışlardır. Dağılan sadece coğrafya değil; bilinç, dil, kelime, dua, şuur ve kimliktir. Bu dağınıklığın panzehiri, sözün yükünü omuzlayan bir bilinçtir. Çünkü söz, sadece yazı değil; sorumluluktur.
Bugünün en büyük ihtiyacı, hikmetli bir kelimeyle hakkı hatırlatmak, karanlık çağda bir kandil gibi parlamaktır. Bu, hem kalemle hem kalple yapılacak bir mücadeledir.
Diriliş; bir kavganın değil, bir kulluğun adıdır. Ve bu kulluk, sadece başkalarına karşı değil; önce kendi nefsimize karşı bir seferdir.
"Diriliş, ne salt bir ideoloji ne de nostaljik bir hatıradır. Diriliş, Kur’an’ın nefesiyle yeniden doğmaktır."
Selam ve dua ile.