Siyaset ülkeye hizmet etme sanatıdır. Asıl amaç ülke insanına hizmet etmektir. Bunun için de ehliyetli liyakatli yetişmiş insanlara ihtiyacımız vardır. Ehliyetsiz liyakatsiz insanlar ülkeyi ileri değil geriye götürür. Derme çatma insan doldurup ben ülkeye hizmet edeceğim derseniz buna gülerler. Nihayet ülkenin son durumu da bunu gösteriyor. Yüzün üstünde parti kurulmuş siyasetçi diyeceğimiz insanlar bir elin parmağı kadar ya var ya da yok!...
Kimse kusura bakmasın bu ülke babanızın çiftliği değil. Şehitlerin kanlarıyla kurulmuş olan şanlı ecdadımızın bize emanetidir. Hepsinden önemlisi Türk ve İslam dünyasının sığınma limanı ve tek umududur... Üç beş cambaza emanet edilecek bir vatan değildir. Ne yaptığını bilmeyen niçin siyasete girdiği belli olmayan insanlarla bu ülke yönetilemez, yönetmeye kalkarsanız üç beş siyoniste peşkeş çekersiniz, ülkeyi de yüz yıl geriye görürsünüz.
Ortadoğu kaynıyor, dünya yeni bir şekil alıyor. Sömürgeci zihniyet tekrar hortladı. Zulüm baskı ve işkence almış başını gidiyor, hiç bir kurum ve kuruluş buna dur diyemiyor. Üç buçuk Yahudi siyonist dünyaya yön veriyor; dünya hakimiyetini kurmaktan söz ediyor. Bütün gelişmiş (güya) ülkeler de suskun ve bu siyonist zihniyete alkış tutuyor.
Türk ve İslam dünyası kendi kabuğuna çekilmiş başında kukla liderler siyonist yöneticilere el pençe duruyorlar, emrini bekliyorlar. Türk dünyası Türkiye dışında çaresiz; bir kısmı da zalimlerin boyunduruğundan henüz kurtulabilmiş değil. İslam dünyası param parça başlarında onurlu ve dirayetli yönetici yok, kukla yöneticilerle idare ediliyor.
Malesef tek umut Osmanlı'nın mirasına sahip olan Türkiye Cumhuriyeti kalmış. Onun için diyoruz ki biz Türk ve İslam dünyasının tek Umuduyuz, sığınma ve korunma limaniyiz...
Umut ne durumda? Bu Umut da siyaset derdinde önüne çıkan bir parti kurmuş pırtı satıyor, ahkam kesiyor. Ülke insanını bölüyor parçalıyor. İçinde lider var mı bilmem, içinde siyasetçi var mı bilmem, içinde bu konuda yetişmiş ehliyet ve liyakat sahibi insanlar var mı onu da bilmiyorum. Ama bu söylemler bu zihniyet ülkeyi yüzyıl öteye götürecek ve Türk İslam dünyasına sahip çıkacak bir zihniyet değil. Bu söylemlerde ülkeyi birleştirmez böler parçalar. Kimse kusura bakmasın gidişat gidişat değildir arkadaşlar, dostlar...
Türk Milletine düşen bir görev var. Ülkeye hizmeti hayal olan bu zavalları gaile almamak dostluğuna kardeşliğine ve ülkesine sahip çıkmaktır. Biz kardeşiz biz şanlı Türk Milletinin evlatlarıyız. Biz üç kıtaya hakim olmuş dünyaya huzuru ve barışı hakim kılmış bir milletin temsilcileriyiz.
Birilerinin üç kuruşluk siyaseti için bir birimize küs dargın ve düşman olamayız, olmamalıyız. Gördüğünüz gibi birileri köşe kapıyor makam ve mevki sahibi oluyor ama millet bölünüyor parçalanıyor bir birine düşman haline geliyor (getiriliyor). Siyaset bu değil siyaset dürüstlük ve hizmet etme sanatıdır. Siyaset ülkeyi omuzlama ve geleceğe taşıma makamıdır. Bu makam da onurlu bir makamdır.
Kimsenin bu kutsal makamı ayaklar altına almaya, ülkeyi karıştırmaya insanları birbirene düşürmeye hakkı da selahiyeti de yoktur- olamaz. Herkes haddini hududunu bilmeli iktidar da olsa muhalefette de olsa ülkeye hizmette bir taş da o koysun, bu bölücü zihniyet durdurulsun.
Bizler kırıcı bölücü siyaset istemiyoruz; ülkemizde huzur içinde kardeşçe yaşamak kucaklaşmak ve ülkemizi gelecege gururla taşımak istiyoruz (ve taşıyacak siyasetçi istiyoruz). Oralar kutsal makamlardır, kimsenin babasının çiftliği de değildir. Halkınızın size emanet ettiği mekamlardır, emanete hıyanetlik edemezsiniz...