Bayram gibi bayram mı istiyoruz?
O hâlde...
Yaşadığımız kentte mi, kaçtığımız tatil beldesinde mi, ana baba yurdunda mı, nerede olursak olalım merhamet, zarafet ve neşe içinde olalım...
***
"Nerede o eski bayramlar!" diyerek sürekli çocukluk anılarımıza takılmak da aldatıyor, yoruyor insanı...
Niye bugün, burada değil de hep başka bir zaman ve yerde arıyoruz bayramı?
Bu soruyla hesaplaşmaya var mıyız?
***
Çok geç yaşımda anladım, siz geç kalmayın!
Ramazanı hakkıyla geçirdiyseniz, bayram elbet!
Bu günler ramazanı "yaşayıp" tamamlamış olmanın sevinç, şükür ve tebrik günüdür.
Hiç uzatmanın âlemi yok...
Gerisi hikâye, gerisi tatil...
***
Kaçınılmaz olarak modern hayatın damgasını vurup deforme ettiği bir bayram gerçeğiyle karşı karşıyayız. Mesela, "Hele bir bayram gelsin de buralardan kaçalım" diye planlar yapmanın iyice köklendiğini inkâr edebilir miyiz?
Yine de bayramın o güzel yanı var ya, hani içinde taşıdığı sevinç duygusu, o eşsiz ilahi kıvılcım var ya...
Kalanı da gideni de; bayram ziyaretleri yapanı da tatil seyahatlerine çıkanı da sarıp sarmalıyor o sevinç...
Onun üzerinde yoğunlaşmalıyız.
Becerebilirsek tabii...
Becerebiliyor muyuz?
Tam burada susuyorum.