Onlar; İstanbul sokaklarına “Zulüm 1453’te başladı” yazdı.
Biz; Ayasofya “Camii”nde Fetih Suresi’ni okumaya başladık.
Onlar; Türkiye’yi yeniden o dar alana, yüz yıl önceki sömürge haritasına sıkıştırmaya kalkıştılar.
Biz; sınırlarımızın dışına taştık, ötelere ulaştık, coğrafyayı ülke ülke, adım adım dolaşmaya başladık.
Onlar; içeride cepheler, ittifaklar kurdular, örtülü planlar uyguladılar.
Biz; içeride, dışarıda, Anadolu’nun dağlarında, sınırlarımızın sıfır noktasında, coğrafyamızın her köşesinde, denizlerde, çöllerde, kavşaklarda, hafızamızın ve hatıramızın ulaşabildiği her yerde savunma hatları inşa ettik.
Onlar; “Türkiye’yi durdurmaya” çalıştı. Biz; “Selçuklu, Osmanlı, Türkiye” dedik.
Onlar; terörle, darbe ile, iç işgal senaryolarıyla, dışarıdan müdahalelerle, ekonomik ambargolarla, siyasi krizlerle, iç savaş planlarıyla, post-truth söylemlerle, toplumsal hafızayı iğfal etmekle, zihinsel terörle “Türkiye’yi durdurmaya” çalıştılar.
Biz; “Tarih döndü” dedik. “Yeni Yükseliş Çağı başladı” dedik. Selçuklu’yu, Osmanlı’yı, Cumhuriyet’i kaynaştırdık, bugüne çağırdık. Bu zenginlik, birikim, güç üzerinden yeni bir güç inşa etmeye başladık. “Artık Türkiye durdurulamaz” dedik. Bunu içeriye, dışarıya, çevremize, dostumuza, düşmanımıza, bütün dünyaya haykırdık.
Devamı için tıklayınız...