948 yıl önce, 13 Mart 1071’de bu topraklarda bir “başlangıç” yapıldı. Bir “kapı” açıldı. O zamana kadar Toroslara, Anadolu’nun her köşesine uzanan manevi dalga, o gün Malazgirt’te bir siyasi iradeye, bir güce, bir tarihe dönüştü.
Anadolu’nun fethi, kurtuluşu, İslamlaşması, “biz” olması, çağın en büyük cihan imparatorluğunun, Doğu Roma İmparatorluğu’nun siyasi mezarının Malazgirt Ovası’na kazılmasıyla gerçek oluyordu.
ASIL “ÇAĞ KAPATIP ÇAĞ AÇAN” FETİH MALAZGİRT..
Asıl yeni bir çağın başlangıcı Malazgirt’ti. Çünkü asıl “başlangıç” burasıydı. İstanbul’un fethi, bunun “ikinci aşama”sıydı. İstanbul’a gelene kadar yaklaşık dört yüz yıl boyunca Anadolu’nun her karış toprağında kan akıtıldı, can verildi, bedel ödendi. Bunlar yapıldı ki, İstanbul’a ulaşıldı. Belki üçüncü aşama Viyana olacaktı!
Bugün bu ülkenin her köşesinde isimsiz şehit mezarları, mezarlıkları vardır. Bir orman içinde, bir bozkırda, bir köy kenarında… Nereyi kazsanız Anadolu’yu yurt yapmak için bedel ödeyenlerin izlerini görürsünüz.