Hangimiz 30 yıl önce bugünkü ışıltılı Bakü'yü, sıfırdan oluşturulan Nursultan'ı, Ermenistan'a karşı büyük bir başarı elde etmiş Azerbaycan'ı, yeni restore edilen tarihi birikimiyle görkemli Semarkand'ı şimdiki haliyle düşünmüştü? Bu potansiyeli daha iyi kullanabilirdik diyenler olabilir. Ama elde edilen başarı gurur duyulacak düzeydedir.
3 Ekim 2009 tarihinde Nahcivan'da Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'nin katılımıyla kurulan Türk Devletleri Teşkilatı 3 Kasım'da Kazakistan'ın başkenti Astana'da gerçekleşen zirve ile onuncu toplantısını yaptı. Kuruluş ve ilk yıllardaki oluşumunu yakından takip ettiğim örgütle ve son toplantıda alınan kararlarla ilgili görüşlerimi paylaşacağım.
Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında bağımsızlık kazanan Türk asıllı devletleri ilk tanıyan ülke Türkiye oldu. Ardından bu yeni ülkelerle her şeyini paylaştı. Büyük bir hazırlık içinde değildik ama göç yolda düzülür ilkemizle yola samimiyet ve başarıyla devam ettik. Dolayısıyla bağımsızlık sonrasında ilişkiler biraz romantik bir çerçevede yürüdü, bazı karşılıklı hayal kırıklıkları da oldu. Ama şükür ki alakalar hiç kesilmedi. Önce 1991 yılında liderler ve aydınların katılımıyla Türk Kurultayları başladı. Antalya'daki bu ilk organizasyonda bir Türk Dünyası ritüeli olan demir dövüldü, tanışıldı. Sonraki yıllarda sayıları ona ulaşan bu kurultaylar daha çok bir temenniler zinciri ile devam etti. Sonraki yıllarda üst düzey katılım seviyesi de düşen kurultayların 2006 yılında Antalya'da yapılan toplantısında bu işin artık bir sivil inisiyatif yerine resmi bir yapıya dönüşmesi zamanının geldiği anlaşıldı. 2007 yılında yaptığı bir Türkiye ziyareti sırasında konu Kazakistan Cumhurbaşkanı ile Cumhurbaşkanımız arasında teati edilerek yeni bir yapıya olan ihtiyaç vurgulandı ve bu çerçevede görevlendirmeler yapıldı. Uzun ve zor bir süreç sonrasında tamamlanan çerçeve sözleşme, 3 Ekim 2009 tarihinde Nahcivan'da Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'nin katılımıyla imzalandı. Buna göre Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Teşkilatı, kısaca Türk Konseyi veya Türk Keneşi adı verilen organizasyon ortaya çıkmış oldu. Yapılan anlaşmaya göre teşkilatın merkezi İstanbul'da olacak, dönüşümlü bir genel sekreter eliyle yürütülecekti. Teşkilat, Devlet Başkanları, Dışişleri Bakanları, Aksakallar Meclisi ve Kıdemli Memurlar gibi alt kurullardan oluşacaktı.
Ulaştırma teması ve sonrası
Türk Konseyi yılda bir defa adı geçen ülkelerin birinde Devlet Başkanlarının katılımıyla toplanıp kararlar alır. Bu toplantılarda mümkün olduğu kadar somut bir konunun karara bağlanıp ilgili birimlerce bunların icrası istenmiştir. Örneğin ilk yıllarda konsey ulaştırma temasıyla toplanmış, ardından İpek Demiryolu, kardeş limanlar ve gümrüklerin standartlaşması çalışmaları hayata geçirilmiştir. Bugün Pekin'den Londra'ya kadar gidebilen demiryolundan söz edebiliyorsak bu durum adı geçen çalışmalarla ortaya çıkmıştır.