Son 20 yılda eski yeni tüm kuşakların dilinde, izahlarında, bakışlarında temel odağı BOP hikayesi oluşturur. Ortadoğu’da hangi olay olursa olsun hemen BOP’a bağlanır. BOP’suz komplo teorisi kuramaz, BOP’suz stratejik yaklaşım sergileyemezsiniz. Ortadoğu ile ilgili hangi konuda yazı yazarsanız yazın, tahlil yaparsanız yapın, içinde BOP yoksa yazınız eksik görülür, tahliliniz boşa çıkarılır. Son zamanlarda yazdığımız tüm yazılarda BOP ne olacak diye mesaj alıyoruz.
Nedir bu BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi?
BOP, 2004 yılında ABD Başkanı George W. Bush yönetimi tarafından ortaya atılan ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika'daki ülkelerde güya demokratikleşme, ekonomik reformlar ve istikrarı hedefleyen bir girişimdir. Ve yine güya proje, bölgedeki otoriter rejimlerin dönüşümünü ve terörizmin ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Tabi ABD’nin dünya kamuoyuna iddiası böyle. İlk ortaya atıldığında hayli sıcak bir fikir gibi gelmiş olmalı ki, başkanlığı, eş başkanlığı konusunda heveslileri çoktu. Ya da bu makamlar üzerinden taahhütlerde bulunulanlar, hayaller kurdurulanlar oldu. Ancak özellikle Arap Baharının ilerleyen süreçlerinin nereye evrilmeye başlandığı görüldüğünde bu hevesler birer birer geçmeye, umutlar yerini hayal kırıklıklarına bırakmaya başladı. Zira Arap Baharı olarak adlandırılan bu sosyal mühendislik girişimi, kan ve gözyaşından bıkmış halkların umudunu başka bir kan, gözyaşı ve felakete çevirdi. Yüzbinlerce insan öldü. Mısır’daki iktidar değişikliği sadece BOP’u peydahlayanları değil, ikna edilmiş Ortadoğu liderlerini de korkuttu. Diktatörlerin gelecekleri tehlikeye girerken, bölgeyi çıkar ilişkilerine göre yeniden haritalandırmayı hayal edenlerin de çıkarları bozuldu.
Zira BOP’un arkasındaki esas oğlan İsrail’di. Her emperyal gücün diğer ülkelere ihraç etmeye çalıştığı bir zihin yapısı vardı. Doğu bloku ülkeler komünizm, İran İslam devrimi, ABD ve Batı demokrasi adı altında sömürgelerini yaymaya çalışıyorlardı. ABD ve İngiltere’nin şımarık çocuğu İsrail ise kendi zihinsel yapısının hezeyanlarını dünyaya dayatıyor ve her gelişmeyi ona göre yönlendirmeye çalışıyordu elbette.
Burada bin yıllık korkularla kendilerine fildişi kuleler inşa etmeye çalışan İsrail’in iki temel güvenlik politikasından bahsetmek gerekecek. Bunlardan biri Oded Yinon Planı diğeri ise Haddadland teorisi.
Oded Yinon Planı, İsrailli gazeteci ve strateji uzmanı Oded Yinon tarafından 1982 yılında kaleme alınan "1980'lerde İsrail İçin Bir Strateji" başlıklı makalede sunulmuş. Bu plan, İsrail'in bölgesel üstünlüğünü sağlamayı amaçlayarak, çevresindeki Arap devletlerini etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerinden daha küçük ve zayıf devletlere bölmeyi öngörmekte.
Planın temel hedefleri arasında Irak, Suriye, Mısır ve Lübnan gibi ülkelerin parçalanması bulunmakta. Örneğin, Irak'ın Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olarak üçe ayrılması, Suriye'nin ise etnik ve dini gruplar temelinde bölünmesi plan çerçevesinde.
Bu strateji, İsrail'in güvenliğini artırmak için komşu ülkelerdeki iç çatışmaları ve istikrarsızlıkları teşvik etmeyi hedefliyor. Elbette, bu planın uygulanabilirliği ve etik boyutları konusunda ciddi eleştiriler de var dünyada. Bazı uzmanlar, bu tür bir stratejinin bölgedeki istikrarsızlığı artıracağını ve insani krizlere yol açacağını savunmakta haklı olarak. Bu savunma bile bölge insanlarının onur ve haysiyetlerini dikkate alan bir yaklaşım değil elbette.
Oded Yinon Planı, akademik çevrelerde ve Orta Doğu politikaları üzerine yapılan tartışmalarda sıkça referans verilen bir belge ve İsrail'in bölgedeki stratejik hedefleri ve politikaları hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Haddadland ise, Lübnan'ın güneyinde Saad Haddad liderliğinde oluşturulan ve İsrail'in desteğiyle varlığını sürdüren bir tampon bölgeydi. Bu bölge, İsrail'in güvenliği açısından stratejik bir öneme sahipti ve savunma konsepti çerçevesinde değerlendirildiğinde birkaç kritik işlevi yerine getirdi:
Tampon Bölge İşlevi: Haddadland, İsrail ile Lübnan arasındaki sınırda yer alarak, özellikle Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve diğer Filistin Kurtuluş Savaşçılarının İsrail'e yönelik tehdit oluşturan sızmalarını engellemek amacıyla kullanıldı. Bu sayede, İsrail’e yönelik saldırıların önlenmesi hedeflendi.
Yerel Milis Güçlerinin Kullanımı: Saad Haddad liderliğindeki milis güçleri, İsrail'in doğrudan müdahalesi olmaksızın bölgedeki güvenliği sağladı. Bu, İsrail'in kendi askerlerini riske atmadan sınır güvenliğini artırmasına imkan tanıdı.
İstihbarat ve Operasyonel Destek: Haddadland, İsrail'in bölgedeki istihbarat faaliyetleri ve operasyonları için bir üs işlevi gördü. Bu sayede, İsrail ordusu bölgedeki gelişmeleri yakından takip edebildi ve gerektiğinde hızlı müdahalelerde bulunabildi.
Psikolojik ve Politik Etki: Bölgenin varlığı, Lübnan hükümeti üzerinde baskı oluşturdu ve İsrail'in bölgedeki nüfuzunu artırdı. Ayrıca, Lübnan'daki farklı dini ve etnik gruplar arasındaki gerilimleri de tetikledi.
Yani, Haddadland konsepti, İsrail'in savunma stratejisinde dolaylı kontrol ve yerel güçlerin kullanımıyla güvenliğini artırma çabalarının somut bir örneği. Bu yaklaşım, doğrudan askeri müdahaleler yerine, yerel dinamikleri kullanarak güvenlik sağlamayı hedefliyor.
Oded Yinon Planı ve Haddadland konsepti, Orta Doğu'daki jeopolitik dinamikleri şekillendiren stratejik yaklaşımlar ve Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ile tam da bu noktada belirli bağlantılara sahipler.
Zira, her iki plan da Orta Doğu'daki mevcut devlet yapılarının yeniden şekillendirilmesini öngörmekte. Yinon Planı, İsrail'in güvenliği için bölgedeki ülkelerin parçalanmasını savunurken, BOP ise demokratikleşme ve reformlar adı altında bölgenin yeniden yapılandırılmasını hedeflemekte. Özetle, her iki plan da bölgedeki sınırların ve siyasi yapıların değişimini içeriyor.
Haddadland konsepti, doğrudan BOP ile ilişkilendirilmese de BOP içerisinde yer alan yapılanmalardan özellikle Kürt ve Dürzi gruplarla ilişkisi göz önüne alındığında aradaki bağ kolayca anlaşılacaktır.
İsrail'in Kürt ve Dürzi milislerle kurduğu ilişkilerin, bölgedeki dengeleri etkileme ve kendi güvenliğini sağlama amacı taşıdığı ortadadır. Araplarla sürekli bir çatışma hali yaşayan İsrail, bölgede Arap olmayan unsurlarla ittifaklar kurmaya yönelmiştir. Bu ilişki çok kaba bir tabirle eşek-havuç ilişkisidir. Kürtler ve Dürzilere bağımsız devlet vaadi sadece havuçtan ibarettir. Zira devlet için vadedilen topraklar zaten Büyük İsrail’in hedef topraklarıdır. Yani bu topluluklar İsrail için sadece bir kullan at aparatından ibarettir. Bu yüzden İsrail'in eski Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Kürtleri "doğal müttefik" olarak nitelendirmiş ve ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu destek, istihbarat paylaşımı, diplomatik ilişkiler ve bazı durumlarda askeri yardımları içermektedir. İsrail'in Kürtlerle ilişkisi, İran'ın Lübnan ve Suriye üzerinden etkisini artırma çabalarına karşı bir denge unsuru olarak şekillendi. Ancak, artık esas hedef Türkiye haline gelmiştir. İsrail zaten yeni ve esas düşman olarak Türkiye’yi ilan etti. Zira Türkiye’de yaşayan Kürt nüfus bu bölgelerdeki Kürt nüfusun toplamından çok daha fazla.
Diğer taraftan, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki petrol ve su rezervleri, İsrail için hayati önem taşıyor. Bu rezervler Kürt bölgeleri dışında ise, o bölgeye Kürtlerin yerleşmesi için planlar devreye sokuluyor. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi. Zira Suriye’de su ve enerji bölgelerini ellerinde tutatan YPG unsurları bölgeye dışardan gelen PKK militanları ve uluslararası paralı milisler.
Sonuç olarak; İsrail'in Orta Doğu'daki politikaları, bölgedeki devletlerin parçalanması ve zayıflatılması üzerine kuruludur. Oded Yinon Planı, bu stratejinin teorik temelini oluştururken, Haddadland konsepti ve Kürt milisleriyle kurulan ilişkiler, bu stratejinin pratik uygulamaları olarak değerlendirilebilir.
Başlangıçta bir demokrasi ve reform planı olarak sunulan BOP, İsrail’in politikaları ile örtüşünce plana destek veren ülkeler de konumlanmalarını ona göre belirlemeye başladı. Bu konum belirleme değişikliğinin en belirgin tarafı ise Türkiye. Türkiye’nin BOP’da yeri, süreç ve gelinen nokta ayrı bir yazının konusu. Ama biz kısaca espri ile karışık şöyle özetleyebiliriz: Bir 3 harflinin (ABD) ortaya attığı 3 harfli bir plan (BOP), başka 3 harflilerce (MİT, JÖH, PÖH vs) altüst ediliyor.