Hukuk, İnsanlığın toplu yaşama başlaması, yönetilen ve yönetenlerin arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi amacıyla var olmuştur. İnsanların düzenlediği hukukun yanında belli aralıklarla gönderilen peygamberler vasıtasıyla da ilahi hukukta toplum hayatında var olmuştur.
Her iki hukukta da insan, toplum ve tüm canlıları korumak için ticaret, ceza, medeni vs. hukuk tesis edilmiş ve insanlar arası ilişkiler düzenlenmiş, kısaca temel hak ve özgürlükler korunmak, insanların birbirlerini boğazlamadan yaşamaları sağlanmak istenmiştir.
Üniversiteye geldiğim 1969 yılından bugüne yaşadığım dönemlerdeki hukuk uygulamalarını değerlendirmeye çalışacağım.
Örneklerle geçmişte yaşadığımız iktidarlar ve hukuk uygulamaları.
-1969/71 arası Adalet Parti Süleyman Demirel iktidarı.
Gençlik hareketleri, sağ/sol kavgaları. Grevler, boykotlar, 16 Haziran olayları, tankları caddeleri işgali. Ölümlü çatışmalar, iktidarın yollar yürümekle aşınmaz yaklaşımı. Fabrikalarda üretim süresinden çok grev, okullarda eğitimden çok boykotla geçen günler. Hukukun olaylara uzaktan bakışı, ölümlü olaylar hariç, müsamahakar tavrı.
1971 12 Mart muhtırası sivil iktidarın alaşağı edilmesi ve askerlerin kurduğu teknokratlardan oluşan Nihat Erim hükümeti.
Sivilleri suçlayan, siyasi sorumluluğu olmayan, sosyal ve siyasal olaylara hukuk sopasını daha etkin kullanan askeri yapı.
-12 Mart hükümetleri sonrası milliyetçi cephe iktidarlar ve kumar borcu olmayan, Adalet Partisinden transfer edilen milletvekilleriyle kurulan Bülent Ecevit başkanlığında kurulan CHP iktidarı.
Bu dönemde sağda ve solda vuruşan gençlerden oluşan her gün ortalama 10/15 gencin ölümü. Olayları önleyemeyen iktidar ve eli kolu bağlı hukuk.
-12 Eylül 1980 darbesi, Kenan Evren başkanlığında darbeci generaller, Bülent Ulusu başbakanlığında teknokrat hükümet. 1961 anayasası bu ülkeye lüks diye tırpanlanan insan hak ve hürriyetleri. Kurulan darağaçları ve asılan fidanlar. İdamları nasıl yapıyorsunuz diye soranlara denge bozulmasın diye bir sağdan, bir soldan diyen Evren. Yargılamalar önceden verilen kararların mahkumun yüzüne tebliği. Bu ortamda yapılan anayasanın halkoyuna sunulması ve %91 kabul oyu alması.
1402 likler, görevden alınmalar,
Siyasilerin Zincirbozan mahkumiyeti. Tüm bunlar cuntacıların iktidarında, iktidarı korumak ve sürdürmek için hukuk sopasıyla yapılıyordu. Bu kararları hafif eleştirenlere hukukun bağımsızlığı ve hukuka saygının önemi yüksek perdeden hatırlatılıyordu.
-1983/2002 Özallı yıllar, koalisyonlu yıllar ve 27 Şubat süreci.
Özal 12 Eylül darbe iktidarının Başbakan yardımcılığından Anavatan iktidarının başbakanlığını üstleniyor. Ticaret, hukuk, dışa açılma, ihracat ve kalkınma hamlesini başlatıyor ve 12 Eylül iktidarının tortularını temizlemeye çalışıyordu. Dört eğilim ve hoşgörü öne çıkıyordu.
Bir anektod. Bir gün Özal’la, Erdal İnönü VIP te karşılaşırlar. Özal İnönü’ye derki sizi gören ülkede kıtlık var sanacak. Bunun üzerine İnönü’de, sizi görende kıtlığın sebebinin siz olduğunuza inanacak. İşte olması gereken iktidar/muhalefet ilişkisi.
Özal iktidarı sonrası, dörtlü koalisyonlar, aciz hükümetler.
Refah Partisi/ Doğru Yol Partisi koalisyonu. Rahmetli Erbakan’ın anasından emdiği sütün burnundan getirilişi. 28 Şubat ve generallerin post modern darbesi.
İnanan insanlara devletin bütün kapılarının kapatılması, kapalı bayanların eğitim hakkının elinden alınması. Anadolu sanayici ve esnafına uygulanan ambargolar. 28 Şubat post modern darbe generallerinin hukuku.
Bu dönemdeki baskıcı uygulamalar sonucu bunalan insanımız ve AKP iktidarını hazırlayan şartlar.
Buda bir sonraki yazının konusu.
Kalın sağlıkla, Allah’a emanet olunuz.