Anadolu Vakfı Sevgi Toplumu Yaz Buluşmalarında, Prof. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “Toprak Mucizesi” konulu bir konferans verdi
Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, 3 Eylül 2024 günü İzmir Çeşme’deki Club Familia Hotel’deki konferansında, evrenin dört temel yapı taşının, ateş, su, hava ve toprak olduğunu belirterek toprağın mucizevî özellikler taşıdığını ifade etti.
Katılımcıların ilgiyle izledikleri toplantıda Nakilcioğlu; bir çay kaşığı kadar toprakta, dünyadaki insan nüfusundan daha fazla sayıda canlı bulunduğuna dikkat çekti ve “1 santimi 1000 yılda oluşan, ayaklarımızın altındaki toprağa çöp muamelesi yapmayı bırakmanın zamanı gelmedi mi?” diye sordu.
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenen Geleneksel “Sevgi Toplumu Yaz Buluşması” etkinlikleri kapsamında, yurdun çeşitli yörelerinden gelen seçkin bir topluluğa hitaben yaptığı konuşmada Nakilcioğlu, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri; toprak-insan-uygarlık ilişkisi; jeopolitik açıdan toprak; kültürümüzde toprağın yeri gibi konularda önemli bilgiler verdi.
Toprak-İnsan-Uygarlık ilişkisi
Toprağın sadece gıda, yakıt ve tıbbi ürünler için kaynak oluşturmakla kalmadığını kaydeden konuşmacı; “Toprak, ekosistemi dengeler; suyun filtrelenmesi, karbon döngüsü ve karbon depolanması gibi konularda, sel ve kıtlık gibi felâket zamanlarında kritik rol oynar. Ayrıca toprak, dünyanın dengesini korumak bakımından atmosferdeki karbondioksitin tutulma kaynağıdır. Ekosistemlerin en önemli unsurlarından olan toprak; birçok canlıya ev sahipliği yapar; bunların dışında, karbon, azot, kükürt gibi elementlerin ve bunları içeren besin maddelerinin döngülerinde önemli işlevleri yerine getirir.” dedi.
Jeopolitik açıdan toprak
Dünyada her geçen gün daha fazla değer kazanan toprağın, jeopolitik açıdan da çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Nakilcioğlu, “vaat edilmiş toprak” hedefini gerçekleştirmek isteyenlerin dünyayı nasıl kana buladıklarına ve Türk vatanını parçalamak için yoğun çaba harcadıklarına dikkat çekti.
Yabancılara toprak satışı üzerinde de duran konuşmacı, Türkiye’nin varlığı ve bekası açısından bu durumun son derece tehlikeli olduğunu kaydederek, “Atalarımız Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda bu topraklar için niye kan döktü, can verdi?” ifadelerini kullandı.
Kültürümüzde toprak
Toprağın kültürümüzde de çok geniş bir yeri bulunduğuna işaret eden Nakilcioğlu, “Yağmur yağdığında burnumuza gelen mis gibi toprak kokusunu içimize çektiğimiz zaman, aslında insan olarak kendi mayamızın kokusunu tadıyoruz. Hâlâ Anadolu’nun pek çok yerinde kullanılmakta olan toprak testideki suyun lezzeti ve serinliği ile ferahlıyoruz.” dedi.
Binlerce yıllık kadim halk kültüründen süzülüp gelen, dilimizde yer etmiş çok sayıda atasözü ve deyimin bulunduğunu belirten Nakilcioğlu, “Toprak olmak; hâk ile yeksan olmak; toprağı işleyen, ekmeği dişler” gibi ifadeler yanında, “gözünü toprak doyursun; onu toprak paklar; toprak bile kabul etmez” şeklindeki deyişlerin de halen kullanıldığını vurguladı.
Şiirler:
Ünlü şairlerimizin şiirlerinden de örnekler veren konuşmacı, Mehmet Akif’in İstiklâl Marşı’ndaki;
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı!” dizeleriyle, Fuzulî’nin ünlü Su Kasidesi’ndeki;
“Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl,
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su.”
(Su, Peygamber’in ayağının toprağına ulaşmak için, başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer durur.) beytini hatırlattı.
İnanç yapımızda da toprağın saygın bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Nakilcioğlu, kutsal metinlerde toprakla ilgili çok çarpıcı ifadeler bulunduğunu belirterek, Kur’an-ı Kerim’deki “Ölü toprak, onlar için Allah’ın sonsuz kudretini ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir. Her bahar biz o toprağa hayat veriyor ve oradan canlıların yiyip beslendikleri çeşit çeşit ekinler, ürünler çıkarıyoruz. (Yasin, 33)” âyetini örnek gösterdi.
Âşık Veysel’in dizeleri
Salondaki izleyicilerin zaman zaman duygulu anlar da yaşadığı konferansın sonunda Prof. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, sözlerini Âşık Veysel’in şu dizeleriyle tamamladı:
“Dost dost diye nicesine sarıldım,
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum,
Benim sâdık yârim kara topraktır.”
“Dileğin var ise iste Allah’tan.
Almak için uzak gitme topraktan.
Cömertlik toprağa verilmiş Hak’tan.
Benim sâdık yârim kara topraktır.”
“Her kim olursa bu sırra mazhar,
Dünyaya bırakır ölmez bir eser.
Gün gelir Veysel’i bağrına basar.
Benim sâdık yârim kara topraktır.”
---