Şimdi ah vah etmesinin hiç anlamı yok. 90’ların başında Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ederek yaptığı hatayla kıyaslanacak denli büyük bir hata yaparak görülecek hesabın bedeline kendisi talip oldu Ermenistan.
Önce 12 Temmuz’da Tovuz’a saldırması, ardından 27 Eylül’de sınır hattında sivilleri hedef alması ve Pazar günü de Azerbaycan’ın manevi başkenti Gence’de yerleşim yerlerine roketler atması tam bir akılsız siyaset örneği.
Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin geldiği noktayı, Azerbaycan ordusunun artan muharip gücünü, Türkiye ile ortak tatbikatların sağladığı saha üstünlüğünü, BM kararlarının sağladığı meşruiyeti görüp hesap etmeden saldırarak Azerbaycan’a tarihi bir fırsat verdi Erivan.
Nitekim Azerbaycan’ın Ermeni saldırılarına verdiği cevap konusunda hukuken de, ahlaken de kimseyi yanında bulamadı Ermenistan. Uluslararası hukuk Bakü’ye meşru müdafaa hakkı veriyor çünkü. Üstelik bu hak Karabağ’ın tamamının işgalden kurtarılıp ana vatana dahil edilmesini de kapsıyor.
Azerbaycan son 30 yılını sabırla geçirdi diye, Ermenistan’a BMGK’dan son sekiz ayda dört ayrı kınama kararı çıkarttı ama yaptırım kararı çıkartamadı diye Bakü’nün bununla yetineceğini sandı herhalde Erivan. Ama bu kez baltayı taşa vurdu.