Dönülmez akşamın ufkundayız,
Vakit çok geç…
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Geçti bahar mevsimi, ömür yaz mıdır, kış mıdır bilemedim. Geçti altmışbeş yaş; iyi miydi, kötümüydü; bilemedim…
Neydi ömür, kısa bir aralık; bize bahşedilen. Bir tren vagonundan görebildiğim; bir güzel manzara, uyanmak istemediğim bir düş, bazen istemsiz akan gözyaşı, bazen kâbus, bazen tükenmişlik; bu duyguların karmaşası… Bazı iyi kilerin önceliği. Şükürlere sarmaladığımız, âminlerle gönül tarlamızı suladığımız.
Her ruha nasip değildi bu imtihan. Her musibette saklı nasihatler. Her insanda ayrı tezahür eden ismi şerifin mucizesi. Bazıları sakindi; El-Halim ismi şerifinin tecellisiyle. Kimisi El-Celal isminin muhatabı. El-Mubdi; kalemi tutabilen el, şiire kafiye, duyguları kaleme yansıyanlar. Her birimiz bir hiç olurduk, ismi şerifin ruhumuza üflenmiş, yaratılışımıza şekil veren mucizesi olmasa.
Ben bu altmışbeş yaşlık sürede neler yapmıştım. Gözlemleyerek yaşadığım hayat yolculuğunda anılarımı, dostluklarımı, Yaratana layık bir kul olmayı, iyi bir eş, iyi bir anne olabilmeyi, yaratılanı sevmeyi; Yaratandan ötürü…
Küçük yaştan beri kıymetini bilmediğim yazılarım ve şiirlerim. Biraz yaş ilerleyince satırlarla buluşup, duygularımın kalemle kucaklaşmasına vesile oldu. Benim hikâyelerimdi. Bir diğerinin hüznü. Yavrularımı yetiştirirken masalarına iliştirdiğim nasihat içerikli şiirlerim. Bazen dökülüverdi kalem ucuma, bazılarını sakladım gönül tarlama… Arasıra nadasa bıraktım bazı sevdiklerimi…
Teslimiyetim sonsuz Yaratanıma. Sevgi dağıtırken tutulmuştum sağanaklara. Bu yüzdendir şükrümün sonsuzluğu. Bana verilen bu kısa aralığı veya emaneti yapabildiğim elimden gelenin en iyisiyle değerlendirmeye çalıştım. Yüceler yücesinin bu yolculukta karşıma çıkarttıkları da benim en büyük şansımdı.
Vuslatı büyük bir özlemle beklemem her yıl bir yaş daha yaşlanmanın ruhumdaki duygularımın kalemle kucaklaşması.
Niye ıslandı kirpiklerim?
Gönlümde buruk bir lezzet,
Bir yıl daha yaşlanmanın değil;
Vuslatı beklemenin mahcup edasıdır,
Bu bekleyiş…
Yaptıklarımın değil; yapamadıklarımın
Sessiz çığlığıdır her geçen yıl…
Bir büyük meleğe göz kırpacaktı kalbim, vakti gelince gitmenin adıydı gün batımı; ömürden gönülden…
Gönüllerde hep kalabilme duasıyla…