Dünyada nerede durduğunuz, çok sayıda tercih ve arayışın bileşkesidir.
Öncelikle tercihtir. Siyasi, askeri, kültürel ve jeopolitik değerlendirmelerin sonucudur. Bu seçim, gücünüz nispetince size; diğer yandan tercih ettiğiniz güç dengesini oluşturan ülke ya da ittifaklara bağlıdır.
Öte yandan arayıştır. Çünkü yaptığınız tercihler dünyanın gidişatına göre değişir ve dönüşür. Gücünüzün artmasına ya da azalmasına paralel olarak yeniden değerlendirmek, bazen de yeni kararlar almak durumunda kalırsınız.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna çatışmasında oynadığı aktif denge rolü, ardından ortaya çıkan “İsveç ve Finlandiya krizi”, sıkça aceleci bakış ve değerlendirmelerin konusu oldu.
Elbette bunların da geçmişe dayanan gerekçeleri var.
TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDEKİ KIRILMALAR
Türk-Amerikan ilişkilerinde son 20-25 yıldır yaşanan kırılmalar, gerilimler ve çıkar çatışmalarından; Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Rusya lideri Putin arasındaki sıcak ve dinamik ilişkiye kadar pek çok tablo yeni soruları beraberinde getirdi.
Bölgesinde iddialı çıkışlar yapan, özellikle Doğu Akdeniz’de enerji merkezli ve küresel düzeyde çatışma alanı olan arayışlarda varlığını ilan eden bir Türkiye var şu anda.
Elbette bu çıkışlarıyla birlikte kendisine yönelik hamleleri de görmezden gelemeyiz.
Türkiye’ye yönelik tehditlerin, üstelik aynı ittifak çatısı altında olduğu ABD eliyle sürekli canlı tutulması en önemli başlık. Suriye’nin kuzeyindeki terör desteği apaçık ve inatla sürüyor.
Buna şimdilerde Yunanistan’daki askeri üsler ve bu ülkeyi de içine alan Doğu Akdeniz’deki “karşı ittifak arayışları”nı da eklemek gerekiyor.
TÜRKİYE’NİN YERİ AVRASYA MI?
Bu iki örnek bile şu soruları yeterince anlamlı kılıyor.
Türkiye, Batı’dan, NATO’dan ve ABD’den kopuyor mu?
Bu sorulara “Dünyanın merkezi Avrasya ve Pasifik hattı. Çin, ABD’yi yeniyor” cephesinde cevaplar hazır.
Şanghay Örgütü’nden BRICS’e kadar, inanılmaz ekonomik hacimlere, nüfusa ve Çin’i dikkate alınca teknolojik kapasiteye sahip ittifaklara dikkat kesilmemek imkansız. Ancak “Türkiye’nin yeri artık orasıdır” diyebilmek kolay mı, işte orada farklı tablolar var karşımızda.
Avrasyacı yaklaşımın entelektüel hayatta ve devletin bazı kademelerinde belli bir karşılığı var. Siyasette aynı düzeyde etkin olduğunu söylemek zor.