Kongre Suudi Arabistan’a füze satışına karşı. Ama Trump dinlemiyor. İsrail üzerinden ve “Acil durum” gerekçesi ile bazı hassas donanımları, Kongreyi by-pass ederek Suudi Arabistan’a satıyor.
Öte yandan; Suudilerin ihtiyaç duydukları diğer bazı donanımları ise Çin üzerinden temin etmek için silah tüccarları devreye giriyor. Bunun anlamı şu: Suudi Arabistan bir füze savaşına hazırlanıyor.
Bu savaşın hedefi belli. İran ve Yemen’in Husi bölgeleri.
Böyle bir savaş olur mu, olmaz mı, o ayrı bir konu. Olacak gibi gösterip, bölgeyi silaha boğabilirler. Savaş tehdidi-baskısı ile ekonomi, siyaset, sosyal hayat baskı altına alınmış olur. Bu da bir sonuç. Yani silahlı kuvvetlerin dışında silahsız kuvvetler için de uygun ortamın hazırlanması gerek.
ABD tâ işin başından beri terörü bir savaş biçimi olarak görüyor. Soğuk savaş bunun son zamanlardaki en büyük örneği. Adını da “kontrollü bunalım stratejisi” koydular. Terörü donatıyor, yönetiyorlar. Herhalde bunu bilmeyen kalmadı. Kimsenin de bu iddiaları “komplo” diye görmezden gelecek hali yok.
Zaman daralınca bazan iş başa da düşebiliyor. ABD böyle bir kritik eşikte. Bazı işleri profesyoneller eli ile başlatması ya da son noktanın konulması gerekiyor.
CIA’nın başına Gina Haspel’in getirilmesinden sonra, Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı emekli Korg. İsmail Hakkı Pekin bu atamayla ilgili olarak şu yorumu yapmıştı: “CIA Başkanlığı’na getirilen kişi örtülü harekât dairesinin başkan yardımcısıydı. Bunun anlamı şu; biz dahil birçok ülkede ABD’nin örtülü faaliyetleri olacaktır, zaten oluyordu, ama bundan sonra çok daha çok olacaktır...”