Daha önceki bölümlerde Milli Görüş Partilerinin savunageldiği ‘’Adil Düzen’’ in ‘’İslamiyeti ideolojileştirme girişimi’’ olduğundan bahsetmiştik. Daha açık bir ifade ile, İslamiyeti bir Dünya düzeni olarak ideoloji sistematiği içinde yeniden yapılandırma girişimidir. Adil Düzen kavramının ilk defa RP tarafından siyaset terimi olarak ifadesi 1987 ve daha sonrasına rastlar. 1969 yılında Konyadan bağımsız Milletvekili seçilerek siyasete giriş yapan, 1970 yılında da MNP yi kuran Erbakan 1987 yılına kadar hiç ‘’Adil Düzen’’den bahsetmemiş Parti ideolojisi olarak hiç gündeme gelmemiştir. 1980 deki 12 Eylül Darbesi ile kapatılana kadar hep MNP ve MSP nin ‘’Gerçek sağ’’ olduğunu diğerlerinin ise ‘‘Renksiz‘ olduğunu söyleyerek siyaset sahnesinde konum almaya çalışmıştır.
Fakat o sıralarda yanıbaşımızdaki İran da çok önemli olaylar olmuş, Humeyni 1 Şubat 1979 da milyonlarca İranlının karşılaması ile Tahran Havaalanına inmiş, ardından Şah Rıza Pehlevi İranı terketmek zorunda kalmıştı. Böylece İranda adlı adınca ‘’İran İslam Cumhuriyeti’’ kurulmuştu. Bu devrim Dünyada çok büyük yankılar yaptığı gibi, Türkiyede de yankıya ve heyecana sebep olmuştu. Bir taraftan laikler İranın etkisi ile Türkiyede de İslami bir rejim kurulma tehlikesinin arttığını düşünerek endişelenmişler, bir taraftan da İslamı bir dünya görüşü olarak benimsemiş olan azımsanmayacak bir halk kitlesi heyecanlanmıştır. O günlerde İster istemez MSP nin de içinde kafa karışıklıkları ve çalkantılar başlamıştı. İslami kavramların parti siyasetinde daha açık ifade edilmesi konusunda sesler yükselmeye başlamıştı.Tek endişelenen laik kesim değildi. İran ile can düşmanı haline gelen ABD için Türkiye gözden çıkarılamayacak kadar değerli idi ve dizginler sıkı sıkıya ele alınmalı idi. Derhal ‘’Bizim çocuklara’’ bir darbe siparişi verildi. İşte böyle bir ortam içinde meşhur Konya Mitingi yapıldı. Provokasyon ve darbe gerekçesi üretmek için bundan iyi bir fırsat olamazdı.
12 Eylül Darbesi ve onu takip eden yıllarda İslami Dünya görüşünün ‘’sağ’’ veya ‘’sol’’ olmadığı, kendine özgü bir ideoloji olduğu fikri Türkiyede giderek yaygılaşmakta idi. Bunda İrandaki rejimin etkisi olduğu gibi, Pakistanli Mevdudi veya Mısırlı Müslüman kardeşler kurucusu ‘’Hasan El Benna’’ ve ‘’Seyyid Kutup’’ gibi yeni dönem İslamcı liderlerin ve yazarların da çok etkisi vardı.
Bu nedenle 1983 te yeniden partilerin kurularak siyaset yolu açılınca Ahmet Tekdal emanetinde RP kuruldu. Fakat seçmen kitlesinin İslami bilinç yapısı çok değişmişti. Yeni duruma göre yeni bir siyaset jargonu ve İslami ideoloji geliştirilmesi acil ihtiyaç haline gelmişti. 1987 Referandumu ile Siyaset yasağı kalkıp Erbakan RP nin başına geçmesi ile ‘’cihat’’ kavramı parti içinde açıkça ifade edilir olmuş ve Erbakan Parti içi eğitimlerde partinin bir ‘’Cihat ordusu’’ olduğunu ifade etmeye başlamıştır. Partinin ideolojisi artık ‘’Adil Düzen’’ dir
Fakat; Adil Düzen ideolojisi RP içinde oluşturulmamıştır. 1967 yılında Reşat Nuri Erol, Süleyman Karagülle ve arkadaşları ile Akevler Kooperatifini kurdular. Süleyman Karagülle,1928 yılında Artvin-Borçka'da doğdu. 1955 yılında İTÜ'den elektrik yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Ondört yıl süren kamu hizmetlerinden, çalışmalarını bağımsız olarak yürütebilmek amacıyla ayrıldı. Akevler kooperatifi çatısı altında, ideolojilerin dünyanın gündemini belirlediği o günlerde, İslamiyeti de İdeoloji formatı içinde sistematize etmeye girişmişlerdi.
‘’Adil Düzen’’in ne olduğunu kendimiz tanımlamaktansa gelin ideologlarının ifadeleriyle anlamaya çalışalım
Reşat Nuri Erol, ‘’Adil Düzen’’i Milli Gazetede şöyle tanımlıyor. ‘’Evet, biz ne yapmak istiyoruz? İnsanlığın ve çağımız dünyasının sorunlarını çözerek dünyanın daha "adil" olmasını ve daha "ileri" gitmesini sağlamağa çalışıyoruz, yeryüzünü "imar ve ıslah" etmek istiyoruz.’’. Süleyman Karagülle facebooktaki sayfasında Adil Düzeni ve Erbakan ile ilişkisini şöyle tanımlıyor, ‘’(Erbakan) Adil Düzeni”ni dünyaya tanıtmıştır. Necmettin Erbakan’ın dünyaya sunduğu hizmetlerin en başında geleni, “Adil Düzen”i dünyaya anlatmasıdır. En büyük ve en önemli başarısı budur.
Adil Düzen nedir? Adil Düzen, asrın idrakine söyletilen Kur’an’dır. Müsbet ilme dayanılarak muasır medeniyetin üstüne çıkarılmasıdır.
Bu işi ilk başaran İzmir’de kurduğumuz “Akevler” olmuştur. Akevler, ilmi çalışmaların yanında muasır medeniyetin üstündeki bir uygarlığın ilkelerini ortaya koymuştur. Prof. Dr. Necmettin Erbakan bunu benimsemiş, geliştirmiş onun da katkıları ile “Adil Düzen”i oluşturmuş ve dünyaya anlatmıştır. Dünya bu sayede öğrenmiştir ki; Tevrat ve Kur’an ile çağın üstünde bir uygarlık kurulabilecektir.’’(Benim burada anlamadığım tek husus ‘’Tevrat’’ ın Adil Düzen ideolojisinin tesisindeki katkısının ne olduğudur?) Bu gelişme sömüren sermayesini korkutmuş, baskı altına almış, Erbakan’ı da susturmuştur. Ama “Akevler” çalışmaya devam etmiştir. 20-25 bin sahifelik “Adil Düzen literatürü” oluşmuştu’’
Bununla beraber AKEVLER Adil Düzen İnternet dergisine gözatınca yukarıdaki iddialı ifadenin aksine Adil Düzenin toplulukların katkısı ile oluşturulmakta olduğunu anlıyoruz. ‘’Akevler Adil Düzen İnternet Dergisi bütün görüşlere yer veren bir sunudur. Adil Düzen'in kendisi, düzeni oluşturan toplulukların uzlaşarak oluşturdukları bir sistemdir. Bu amaçla bütün görüşlerin dile getirildiği bir dergiyi oluşturmayı amaçladık. Güncel konuları işlemeyi ve günlük sorunlara çare bulmayı hedefledik. Bu çareyi biz değil, topluluk bulacaktır.
Bu konuya devam edeceğiz.
Mehmet Emin AYDINBAŞ