Yıllar önceydi. 13-14 yaşlarında hayatın tadını çıkardığımız, sorumluluk nedir bilmediğimiz çağlardı…
Köyler boşalmamış, yaşlısı, genci, ninesi, gelini, çocuğu büyüğü çalışmayı, alın teriyle kazanmayı şiar edinmişlerdi.
Daphan ovası Nisan ayı ile birlikte şenlenir Ekim ayının sona kadar alın teri, göz nuruna şahitlik ederdi.
Güzlükler büyürken arpa, çavdar tarlaları başaklarla süslenir, birde kırkikindi yağmurları yağarsa köylünün neşesine neşe katılır, evlenecek oğullar, gelin olacak kızlar keyiflerinden ağızları kulaklarına değerdi.
Haziran ayında herk sürme başlar, majgallar kotanları tutarken hodaklar ho ho diye Daphan ovasını sese boğar, sevdalılar yanık türküleriyle etrafa neşe saçarlardı.
Temmuz ayında çayırlar biçilir, elçekle çem eğrilir, otlar bağ yapılır ve kışa tam gaz hazırlanılırdı.
Küşneler biçilmeye başlar, bunu mercimeklerin elle yolunması takip ederdi. Dikenler, taşlar elleri şerha şerha kanatır, akşam fiske lamba ışığında karasakızla yaralar dağlanır, üzerlerine yapıştırılan ince bezlerle tedavi edilirdi.
Ağustos gelince artı sıra buğday tarlalarına gelirdi. Orakla, tırpanla biçilen ekinler önce pırnatlarla tarlanın üzeri dolar, dört pırnattan çem ile bir bağ yapılır, yirmi dört bağ ile bir part tamamlanmış olurdu.
Artık mercimek horumları kurumuş toplanmış part haline getirilmiş olur. Köyde akşamları hummalı çalışma başlar traktörlerle çeşmelerden sular harmanlara taşınır, harman önce sulanır, sonra tahtalarla çamur olan toprak düzeltilir ve kurumaya bırakılırdı.
Artık harman yerleri kıvamına gelmiş önce küşneler, sonra mercimekler harmana taşınır sürülerek ambarlar ve mereklere doldurulur birinci fasıl bitmiş olurdu.
Bursalı tüccarlar mercimekleri peşin parayla satın alır, evlenecek erkek ve kız tarafının paraları böylece hazırlanmış olurdu.
Sıra buğdayların taşınması cemle dövülmesi safhası başlar günlerce bu işler devam eder artık savrulacak hale gelen harmanlar tığ yapılır rüzgâr esmesi için dualar bile edilir, yabayla savrulan tığdan saman ve buğday taneleri ayrılır, verim çok iyi ise babalarımızın keyfi yerine gelirdi.
Bu zaman dilimi, Ağustos akşamları ergenlik yaşındaki gençlerin oyun oynama, ay ışığında muhteşem seyirlik oyuna dönüşürdü.
Buğday, Çavdar tayalarının arasında yanık türkümü dinlersin, gençlerin kendi aralarındaki yarışmalar ve sapların arasında saklanmasına mı bakacaksın…
Gece yarılarına kadar her türlü muzipliğin olduğu harmanlarda vakit ilerler eve geldiğimizde hane halkının çoktan uykuya daldığını görür sessizce Analarımızın hazırladığı yatağa girip başımızı yastığa koyduğumuz anda derin bir uykuya dalardık.
Şimdi yaşımız ilerledi.. Şehir hayatına alıştık. Fakat o güzelim Ağustos akşamları hayalimizden bir türlü çıkmadı….