Kendi ideolojilerine o kadar güveniyorlar ki bir başka düşüncenin toplumda itibar görmesine bir türlü inanamıyorlar. Hem faşist hem solcu, hem millici hem Batı hayranı, hem antiemperyalist hem oryantalist, hem kendisinden razı hem de içinde bulunduğu coğrafyadan ve kültürden nefret eden bu ruh hali 1830'lardan beri var ve her geçen gün daha da ağırlaşan bir travmaya neden oluyor.
İzmir'in Gediz ilçesinde seyir halindeki bir otobüsün yolcuları, yanlarında bulunan Suriyeli üç kadını çocuklarıyla birlikte zorla otobüsten indiriyorlar hakaret ediyorlar ve yol kenarında bıraktıkları o mazlum ve boynu bükük kadınlara "Ohhhh", "Defolun gidin ülkenize" diye bağırıyorlar.
Bu utanç verici olayın görüntülerini izlediğim andan beri, "Bu hastalarla birlikte yaşayabilir miyiz?" sorusu sahiden de hiç aklımdan çıkmadı. O gün bugündür zehirli bir kıymık gibi beynimi kemirip duruyor bu soru.
İnsan hem iyiliğin hem de kötülüğün en ucuna kadar gidebilen tek varlıktır. İyinin daha iyisi kötünün daha kötüsü olabilir. Şiddet ve fenalıkta hadsiz bir şeytan da olabilir iyilikte sınır tanımayan bir melek de. Bu, insanın iradesine ve imanına bağlıdır.
Öteki ile ilişkisini varoluşsal orjin üzerinden kurmak
Bu gördüğümüz manzara tek kelime ile faşizmdir. Faşizm şeytani bir haslettir. Malum şeytan, kendisi ile muhatabı olan Hz. Adem arasında özsel bir kıyaslama yapıp kendisini yaratılış özünden dolayı üstün görmekle övünüp rahmetten kovulmuştur. Kendisi ile öteki arasındaki ilişkiyi varoluşsal orjin üzerinden kuran her ideolojik kod bu şeytani faşizmin izini taşır içinde.
Son zamanlarda özellikle sosyal medya üzerinden ve bazı sözümona siyasi aktörlerin desteği ile provakatif bir şekilde bu fikir yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bu konuda başarılı olduklarını da söylemek mümkündür. Zira yabancılara veya ötekiye karşı son derece kindar bir kitle var karşımızda.
Peki bu kitle nasıl oluştu? Eğer bu süreci, yani toplumsal travma halini yaşayan bu güruhun durumunu sağlıklı bir şekilde teşhis etmezsek tedavisi için veya onların şerrinden emin olmak için yapılacakları da belirleyemeyiz.