YERLİ VE MİLLİ BİR ANAYASA YAPMAYA VAR MISINIZ?
Canımızdan aziz olan, göz bebeğimiz vatanımızın bugününe ve geleceğine yön veren, hizmet eden ve hizmete talip olan sayın liderler;
Filistin halkına terörist devlet İsrail tarafından uygulanan ve sözde medeni dünya ülkelerinin seyirci kalıp durdurmadığı soykırım içimizi yaksa da mazlum kardeşlerimizi dualarla, zalim teröristleri de beddualarla, kahırlarla bir kez daha anarak konunun önemine binaen “yeni anayasa” yapılması zaruretini gündemimize almak zorundayız.
NEDEN YENİ, NEDEN YERLİ VE MİLLİ ANAYASA?
Tıbben bir hastaya organ nakli yapıldığında eğer nakil yapılan organ vücutla uyumlu değilse vücut o organı kabul etmez, atar. Kabul etmesi için nakledilen organın hastanın vücudu ile uyumlu olması, onunla kavgalı olmaması gerekir. Bizim milletimize de yıllar önce millet vücudunu yönetmesi için kanun nakilleri yapıldı. Hatırlamanız açısından bu nakilleri bahsedecek olursak;
-Medeni Kanun ,Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu1, İcra iflas kanunu –İSVİÇRE’den,
Ceza Kanunu – İTALYA’dan, Ticaret Kanunu ,Ceza Mahkemeleri Kanunu, Deniz Ticaret Kanunu –ALMANYA’dan, İdare Kanunu – FRANSA‘dan alınarak yapıldı.
Peki ne oldu, yapılan bu nakiller milletimize uyum sağlayıp, huzurumuzu, mutluluğumuzu artırdı mı; yoksa uyum sağlamayıp suçların artmasına, ihtilafların çoğalmasına, aile huzursuzluklarına, iş ve toplumsal ilişkilerde güvensizliğin artmasına vel hasılı bizim huzursuz bir toplum haline gelmemize sebep mi oldu? Sonuç gözler önünde, cevaba gerek var mı, işte halimiz ortada. Bunun için yeni anayasa gereklidir.
BİZİ BİZDEN OLAN KANUNLARIMIZ YÖNETMELİDİR
Niye bizi bizim yapacağımız kanunlar yönetmesin ya da niye bizi bizden olmayan hatta bizi bir kaşık suda boğmak isteyen dostumuz olmayan İsviçre, İtalya, Fransa ve Almanya’nın yaptığı kanunlar yönetmeye devam etsin? Söz konusu olan bizim milletimizin yönetimiyse işte tamda burada yerli ve milli olmak zorundayız. Bu alanda yerli ve milli olmanın yolu da milletimizin inancını, değerlerini ve inancıyla kavgalı olmayan törelerini dikkate alarak hareket etmekle olur.
Daha net bir ifadeyle söylemek gerekirse; İslam’la şereflenmiş bu aziz milleti yönetecek kanunlar yapılırken mutlaka bu milletin inancı, ahlakı ve inancından doğan gelenekleri, töreleri dikkate alınarak yapılmalı, yapılan kanunlar bu değerlerle kavgalı ve bu değerlere zıt olmamalıdır. Yani anayasa milletin huzuru ve düzeni için yapılıyorsa yapılan kanunlar milletin inancıyla, imanıyla, değerleriyle kavgalı olamaz, çünkü kavga ortamında huzur olmaz. Hem şu da unutulmamalıdır ki; insanlığı yaratan Yüce Allah, yarattığı insanların huzur ve barış ortamında yaşayabileceği yolu, mutlu olmanın prensiplerini de biz kullarına göstermiştir. Mutlu ve huzurlu bir toplum için O’nun gösterdiği yol dışında bir yol aramak boşunadır.
Yerli ve milli anayasa söyleminde;
Yerli anayasa; milletimizin inancına bağlı olan, ondan ilham alan, onunla barışık ve uyumlu olan anayasa demektir.
Milli anayasa ise; yine milletimizin inancı ve değerleri üzerinde yükselen, parlayan bir ülkenin yolunu kapatan değil yolunu açan bir anayasadır.
Şimdi bu hususta siyasi görüşlerin gölgesinde kalmadan, ön yargılarda boğulmadan vicdanımızın gözüyle bakarak konuşalım; mevcut yasalar hırsızlığı, dolandırıcılığı önleyebildi mi yahut ta cinayet işlemelerde bir caydırıcılık ortaya koyabildi mi? Tabii ki hayır. Yaşanan olaylarda şahit oluyoruz; bir ailenin bir bireyi öldürülüyor, katil ceza alsa da iyi hal v.s. gibi durumlar sonucu belli bir süre sonra serbest kalıyor, uzun süre kalsa bile sonunda yine serbest kalıyor. Neticede kaybettikleri canı asla geri getiremeyen maktül yakınlarının vicdanları yaralanıyor, kanıyor. Bu durum ise ya intikam döngüsüne itiyor ya da adalete olan güveni sarsıyor.
Oysa bu sorun inancımıza göre çözülmeye çalışılsaydı inancımızın hükmü kısas olacak ve devlet can alanın canını alacaktı. Böylelikle adalete güven tam olurken insan canına kıymanın çok ucuz olmadığını caniler görecek ve bu caydırıcı ceza karşısında rahatça suç işleyemeyeceklerdi. Kadın cinayetinden diğer masum cinayetlerine varana kadar bu konuların tükenme noktasına gelerek vicdanlarda adalet duygusunun sarsılmadığını bir düşünün. Her alanda işlenen suçlar caydırıcı bir karşılık bulacak suçlar azalacak, yapanın yaptığı yanına kar kalmayacak, toplum huzur bulacak, ekonomimizde bolluk ve bereket yaşanacaktır.
“YERLİ VE MİLLİ ANAYASA” yı yapmak için alanında ehil ilim adamlarından oluşan kadrolar bir araya gelmeli ve çalışmalarına acilen başlamalıdırlar. Bu çalışmanın düğmesine basacak olan da siyasi iradedir; yani sizlersiniz. Bu teklifime, düşünceme karşı olanlarınız da olabilir ama şunu unutmayın ki; kendi inancına, değerlerine uygun yasalarla yönetilmeye başlayan İslam’la şereflenmiş bu milletin huzurlu bir millet olması, sizin çözmeye çalışacağınız sorunların otomatik olarak çözülmesi demektir. Yoksa siz sorunları azalmış bir siyaseti, suçların azaldığı, güven ve huzurun ekonomiden sosyal hayatın her alanına nüfuz ettği mutlu bir milletin doğmasını istemiyor musunuz?
Yerli ve milli anayasa; güçlü bir devlet, mutlu bir millet demektir ve insanlık barışı için de elzemdir.
Bu milletin partileri, siyasi liderleri olarak gelin bu milletin büyük hayrına olacak “YERLİ VE MİLLİ ANAYASA” sını yapmak için bir biriniz arasına mesafe koymak yerine bu konuda bir birinize destek olunuz. Bu yüce millet sizden bunu bekliyor. Gelecek nesiller sizleri hayırla yad etsin istemez misiniz?
Cevabınız evet ise; haydi buyurun.