Hz. Peygamberin (s.a.v) önderliğindeki Mekkeli ilk Müslümanlar psikolojik, ekonomik, sosyal ve siyasal bir baskı içinde yaşıyorlardı. Kabilesi veya kendilerini koruyup kollayacak kimseleri olmayan köleler ise kıl almaz işkencelere maruz kalıyorlardı. Kabileleri güçlü olan bazı Müslümanlara da bizzat akrabaları, babaları, kardeşleri eziyet ediyorlardı. Mesela Mekke'nin en güçlü kabilesi Kureyş'e mensup olan peygamberimizin (s.a.v) şahsına en ağır eziyetleri edenler öz amcası Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemil'di. Mekkeli müşrikler bütün baskılarına rağmen İslam'ın yayılmasını engelleyemedikleri ve Müslümanların sebatlarını kıramadıkları için bir tedbir olarak meşhur ablukayı ilan etmişlerdi. Ebu Talib vadisine sıkıştırılan Müslümanlarla her türlü sosyal, ekonomik, beşerî ilişki kesilmiş ve adeta açlığa mahkum edilmişlerdi. Siyer kitaplarında detaylıca anlatılan bu süreçte peygamberimizi ve Müslümanları iyice üzen, hüzne boğan olay ise, peygamberimizin başlıca koruyucusu amcası Ebu Talib ile en büyük destekçisi eşi Hatice'nin o sene vefat etmesiydi. Peygamberimiz bu seneye "hüzün senesi" demişti.
İşte bu dönemde Müslümanlara umut bahşeden bir ihtimal belirmişti. Kitap ehli olmaları itibariyle Müslümanlara yakın olan Hristiyan Romalılar ile Mecusi Sasani devleti arasında bir savaş yaşanmak üzereydi. Doğal olarak Müslümanlar kendilerine yakın gördükleri Romalıların kazanmasını istiyorlardı. Kazanacak olsalardı, baskı altındaki Müslümanlar nefes almış olacaklardı. Neticede Sasaniler kazanmış ve Müslümanların hüznüne hüzün katılmış, ümitleri kırılmıştı.
Bunları anlatmamın sebebi, bir yılı aşkın bir zamandır akıllara durgunluk veren bir barbarlıkla evleri, şehirleri, derme çatma mülteci kampları, yerleri yurtları yerle bir edilen, on binlercesi hunharca öldürülen Gazzelilerin bütün özgür Müslümanları, dünyanın özgür ruhlu insanlarını derin bir hüzne gark eden durumlarıdır. Ekranlarda dolaştırılan parçalanmış çocuk bedenleri, daracık Gazze şeridinde bir oraya bir şuraya sürülen kadınların, yaşlıların içler acısı durumları yürek paralıyor. Ne bir kabileleri ne bir koruyucuları ne de bir destekleri var Gazzelilerin. Umut bahşedecek bir gelişme de görünmüyor ufuklarda.