İklim değişikliğinin her ülkeyle birlikte Azerbaycan'ı da etkilediğini anlatan Aliyev, "Hazar Denizi'nin her geçen yıl daha da küçüldüğünü görüyoruz. Nehirlerimizdeki su seviyesi ve dağlarımızdaki kar miktarı azalıyor. Seller ve daha önce görmediğimiz sağanak yağışlar artık günümüzün gerçekliği haline geldi." ifadelerini kullandı.
Aliyev, yaşananların varoluşsal bir tehdit haline geldiğini vurgulayarak, küçük ada devletlerine bu nedenle yoğun destek verdiklerini söyledi.
Hollanda ve Fransa'nın özellikle Karayipler ve Pasifik'te bulunan "sözde" denizaşırı topraklarının iklim değişikliğinden en çok zarar gören bölgeler arasında yer aldığına işaret eden Aliyev, "Yükselen deniz seviyesi, aşırı hava olayları ve biyolojik çeşitlilik kaybı bu bölgeler için ciddi tehditler yaratıyor. Bu toplulukların sesleri genellikle metropollerindeki rejimler tarafından acımasızca bastırılıyor." görüşünü paylaştı.
Fransa'nın yaptığı nükleer denemeler nedeniyle Fransız Polinezyası'nda çevreye önemli zararlar verildiğinin altını çizen Aliyev, "Fransa orada ciddi toprak ve su kirliliğinden, yaşanan radyasyondan sorumludur." dedi.
Aliyev, Fransa'nın işgal döneminde Cezayir'de de nükleer denemeler yaptığını ve dünyanın iklimine önemli zarar verdiğini belirterek, "Fransa'nın sözde denizaşırı topraklarında işlediği suçların listesi, rejimin son dönemde gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinden bahsetmeden tamamlanmış sayılmaz." diye konuştu.
Fransa'daki "Macron rejiminin" Yeni Kaledonya'da bu yıl 13 kişiyi öldürdüğünü aktaran Aliyev, Avrupa Komisyonu veya Avrupa Parlamentosu'ndan Fransa'ya yönelik bir kınama gelmediğine işaret etti.
Aliyev, Avrupa Komisyonu veya Avrupa Parlamentosu'nun izlediği politikayı eleştirerek, "Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Avrupa'yı bir bahçe, dünyanın geri kalanını ormana benzetirse başka ne bekleyebiliriz? Eğer biz ormansak bizden uzak durun ve işlerimize karışmayın." dedi.